EVLADININ ÖLÜSÜNE RAZI OLAN BİR BABA

30-12-2019

Ölüm her ne kadar hakikat ve kaçınılamaz ise her canlı için kabullenmesi zordur.
Ölümlerin en zor geleni ve kabullenilemeyeni de kuşkusuz evlat acısıdır.
Eminim ki merhametini, sevgi ve duygusunu yitirmemiş hangi anne ve baba olursa olsun, elinde olsa çocuğu yerine canını seve seve verir.
Sadece insanlar değil, diğer canlılar da evlatları için aynı koruma içgüdüsü sahiptir.
Ama yaşadığımız yaşam koşulları öyle lanetli olmuş ki evlatlarının ölümüne razı olan anne ve babalar var günümüzde. 
Son zamanlarda evlatları için “keşke doğmasaydı, keşke ölseydi” diyen anne ve babaları çok duyar olduk.
Bu sözü en son bir babadan duyunca çok şaşırdım. 
Anlattıkları karşısında çok üzüldüm, gözlerim yaşardı.
Dört çocuk babası oğlunun içine girdiği durumu anlatırken “ailemizde huzur kalmadı, yıkılmışız hepimiz” diye üzüntüsünü anlatmaya çalışıyordu. 
Çocuklarının içinde bulunduğu durumdan dolayı huzuru bozulan aileler, ne yazık ki gün geçtikçe çoğalıyor.
Çocuğu madde bağımlısı veya suç şebekelerine bulaşan çok sayıda mutsuz aile tanıyorum.
Çeteleşme ve madde bağımlılığı sorununun sadece büyük şehirlerin sorunu olduğunu sanıyordum.
Meğerse yanılmışım.
İlçelerde, hatta köylerde bile özellikle uyuşturucu kullanımı gün geçtikçe artıyormuş.
Çocuklarının ölüsüne razı olacak hale gelen baba, madde bağımlılığının taşradan geldiği aşamayı anlatıyor.
Zehir tüccarları, pazarını genişletmek için her gün ağlarına yeni birilerini ekliyorlarmış.
Her ne hikmetse çok rahat ve belalılarmış da.
Vatandaş bile durumu adeta kabullenmiş.
Çetelerin ağına giren, bir daha çıkamıyormuş.
Dertli baba, günlerce çocuğunu eve getirip tedavi getirtmek için uğraşmış, başaramamış.
Her gün eve, haraca bağladığı ailesinden para almak için geliyormuş sadece.
Her geldiğinde evde kavga ve şiddet…
Baba dayanamamış birkaç kez polise şikâyet etmiş öz evladını.
Madde kullanımı tespiti yaparken de birkaç kez başkasının idrarını vermiş, yakayı öyle kurtarmış.
En son şikâyetinde, çocuğunun başkasının idrar numunesini verdiğini de ihbarına eklemiş.
Gözaltına alınan çocuğun idrar oyununa da mani olunca ne kadar uyuşturucu madde varsa piyasada, hepsi çıkmış idrarında.
Şehrimizde tedavi merkezi olmadığı için başka şehre nakledilmiş.
Şimdi tedavi görüyor.
Ama aile, yine de umutlu değil.
Çünkü tedavi sonunda çocuğunu çetelerin ve uyuşturucu tacirlerinin rahat bırakmayacağından korkuyor.
“Ne yaptıysa çevresi yaptı, çocuğumu onlar bataklığın içine çektiler” diyor.
Bu nedenle başta uyuşturucu ticaretinin durdurulması ve maddeye bulaşanların tedavi edilip istihdam edilmesi gerekmektedir.
Hiç kimse bu konuda bananeci davranmaması gerekir.
Bu gün onun, yarın sizin çocuklarınızı, uyuşturucu bağımlısı yaparlar.
Bu nedenle sadece devletin ilgili kurumları değil, herkesin uyuşturucu şebekeleri ve çetelerine karşı duyarlı davranmaları gerekir.
Bu kişilerin deşifre edilmesi, toplum tarafından dışlanması gerekir.
Düşünün bir baba, oğlunu zapt edemediği için, topluma ve kendisine zarar verdiği için ölümüne bile razı olacak kadar büyük bir acı ve çıkmazdadır.
Aynı baba eminim ki canını verdiğinde çocuğunun çetelerden ve uyuşturucu pisliğinden kurtulacağını ve düzeleceğini bilse, canını seve seve verirdi.
Ama biliyor ki bu şartlar ve anlayış var oldukça canını da verse çocuğu düzelmeyecek.
Sırf başkalarına zarar vermesin, kimsenin huzurunu bozmasın, yuvasını yakmasın diye çocuğunun ölümüne bir razı olmuş.
Bundan daha zor ve acı bir durum var mı?
Özetle uyuşturucunun toplumumuzda yarattığı tahribatın boyutu ne yazık ki tam da bu şekilde.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?