FURMAK, FURULMAK YASAKLANMIŞ!

29-10-2014

Hafta sonu Sn. Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş ile çözüm sürecini konuşurken, bir anekdot anlattı;

Tunceli’de dağa pikniğe giden bir teyzeye, yakınları “dağa niye çıkıyorsun, çok tehlikeli değil mi” diye sorunca, teyze “duymadınız mı furmak ve furulmak yasaklanmiş” demiş.

Çözüm süreci insanların öz güvenini artırdı, dağlar ve ovaları canlandırdı, insanların içindeki korkuları bertaraf etti. İnsanca yaşamanın önünü açıp, görünmez duvarları yıktı…

Bunun tadını hepimiz aldık!

Sadece dağlarımız değil, şehirlerimiz de canlandı. Girişimciler yatırım yapmaya, esnaf işini genişletmeye, insanlar bu topraklar da gelecek kurmaya başladılar.

Her şey çok iyi gidiyordu, herkes huzurun tadını almış, geçmişin izlerini silmeye çalışıyordu.

Ama bu huzur birilerinin işine gelmiyordu. Çünkü ekmeğini huzursuzluktan kazanan, geleceğini bölgenin karışıklığına bağlayanlar da vardı!

Biz bunları biliyorduk. Bunlardan gelecek provokasyonları da!

Hele bir de ülkemizin Ortadoğu’da büyük oyuncu olma isteği ve birilerinin oyununa çomak sokma isteği, bu provokasyonların olma olasılığını ve şiddetini artırdı.

Sayın Kurtulmuş’a “yaşanan olaylar öncesi bölgedeki hareketlilik dikkatinizi çekmedi mi” diye sordum.

Kendisi de “istihbarat aldık, bazı olaylar bekliyorduk ama işin bu boyuta geleceğini tahmin etmiyorduk” dedi!

İşin açıkçası ben bu yoruma katılmıyorum!

Bayram öncesi pazarda ki çocuk bile bağırıp “al abla al hepsini al, bayramdan sonra buralar Kobanê’ye dönecek, her yer savaşa alanı olacak, o zaman alacak bir şey bulamazsınız” diye bağırıyordu.

Bunu bilen ve herkese haykıran küçük bir pazarcı çocuğunun bildiğini koca koca istihbaratçılar bilmiyor muydu?

Buralarda bunca yabancı ajan ve onların yardakçısı varken, babalarının bayram öncesi ve bayramda bölgeyi ziyareti ne anlam ifade ediyordu?

Bunun için de ben devletin “öngöremedik, HDP’nin kontrol edemedik” bahanelerini kabul etmiyorum!

Bölge insanını, kendi siyasi hesaplarına feda etmelerini de kabul etmiyorum!

Şimdi il il dolaşılıp halkla STK’larla görüşülüyor, bu güzel gelişme.

Kullanılan dil de iyi. Ama buralar uzaktan bakarak yönetilmez. Birilerinin yönlendirmesiyle buralar hakkında karar verilmez! Bazen bu birileri yanlış oluyor, sonra da yapılan bu yanlış, onlarca insanın hayatına, milyonlarcasının geleceğini mal oluyor.

Bu maliyeti yüklenmesi gerekenlerse “provokasyon” diyor. Geçin bunları beyler!

Kendinize gelin. Bu halk artık her dediğinizi yemiyor. Tamam her dediğinizi kabullenen yaptığını katliamlara bile zılgıtla karşılık veren bir çekirdek kadronuz var ama bunlar tek başına sizi bir yere getirmez.

Kendi menfaatiniz için halkı yakar, şehri yıkar, imajı ve yatırımı zedelerseniz siz kaybedersiniz. Tıpkı şuan kaybettiğiniz gibi!

Buranın Zurih, Paris veya Roma olmasını beklemeyin, olmaz! Bu halk veya yönetimle de alakalı bir şey değil. Buraya o ülkelerin halkını, başlarına da başbakanlarını geçirin yine sınırlar, tel örgü ve bombalarla çevrilecek etrafı kan ile sulanacak!

Çünkü buralarda Habil ve Kabil’den beri kan akıtılıyor ve burada o günden beri tüm dünyanın gözü ve hesabı var! Böyle bir durumda, kimse çizgiyle çizilmiş sınırlar, copsuz gezen polisler hayal etmesin.

Ama arada huzur ve barış içinde geçen yılları da unutmasın!

Nasıl, ırkçılık ve dinsizlikten arındırılarak! Dinimize ve kültürümüze sarılarak!

 

Yüce dinimiz, hiçbir ırkın diğerine üstünlüğünün olmadığını, hiçbir din mensubunun diğerine zarar verme hakkının olmadığını, değil insanı, hayvanı ve bitkiyi bile öldürmenin büyük suç olduğunu söyler. Bu çizginin dışına çıkanlarınsa cezalandırılmasını emreder.

İslamiyet’in olduğu yerde yağma, çapul, cinayet ve terör olmaz. İslami terörist diye bir kavramda yoktur. Çünkü İslam’da terörizm yoktur. (Bahsettiğiniz kişiler ya Müslüman değildir ya da terörist!)

Bunun için de bu bölgeyi karıştırmak isteyenler başta İslamiyet’i hedef aldılar. İslamiyet varken burayı savaş alanına çeviremeyeceklerini anlayanlar, önce İslamiyet’i zayıflatmaya çalıştılar. 

İslamiyet’i zayıflatma çabaları devlet eliyle başlayıp, ajanlar, örgütler ve STK çabalarıyla devam etti. Kısmen de başarılı oldular!

Durumu kendi lehinize çevirmek ve huzuru yeniden tesis etmek istiyorsanız. Yine İslam’ı aşılayacaksınız bu millete!

İslamiyet’e karşı savaş açanlarla savaşacak, İslami bir nesil yetiştireceksiniz. Ermeni komşusunun damını tamir eden Müslüman, Müslüman komşusunun çocuğunu tedavi eden Yahudi, Yahudi komşusunun acısını paylaşan Süryani ancak İslami bir sistem ve kültürde var olur.

Böyle bir sitemde de kimse provokasyon yapamaz, kimse kimsenin kanına giremez.

Bunun içindir bu gâvurların İslam düşmanlığı!

Daha aydınlık ve uyanık bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?