Dünkü “Ramazan Ayı ve Sıcaklarla Gelen Rehavet” başlıklı yazımdan dolayı bazı dostlardan olumlu ve olumsuz sitemler geldi.
İlkeli, dürüst, makam arabaları ile işe gidip gelmeyen, müdürlük odaları olması gerektiği kadar sade olan tanıdığım birkaç idareci de “sen ne istiyorsun biz müdürlerden” diye sitem edince dünkü yazımın amacına ve tam olarak kimleri kast ettiğime açıklık getireyim dedim.
Öncelikle şunu belirtmek gerekirse, tembellik ve rehavet için oruçlu olma halini gerekçe göstermek, adetten olmuş.
Oruçluyken insanlar açlığın etkisi ile daha çok asabileşiyor, özellikle de sigara tiryakileri.
Asabi oluşlarını da oruçlu olmalarına bağlıyorlar.
Ramazan Aylarında bu yüzden sinirler geriliyor, gerilim artıyor.
Birçoğu, barut fıçısına dönüyor.
Bir kıvılcım çaksan büyük bir gürültüyle patlayacaklar.
Hiçbir kıvılcım olmadan da patlayan patlayana…
Kimisi de sürekli arıza verip devre dışı kalan bankamatiklere dönüşüyor.
Bizim gazetede bu kapsama giren birçok kişi var maşallah.
Ne zaman gazeteye uğrasam kendini baş muhabir olarak tanıtan Osman, ya sandalyeleri birleştirmiş uzanarak uyuyor ya da oturduğu yerde uyukluyor.
Gazetemizin Patronu Ercan Bey ise “tehlikeli maddeyim lütfen yanaşmayın” modundadır.
Öğlenden sonra işe gelir, yüksek sesle bilgisayardan kaçırdığı dizileri izler, gazete çalışanlarına çatacak bahaneler arar.
Bu yüzden hiçbir çalışan, korkudan kendisine yanaşamıyor.
Dün onu en son gördüğümde de elinde, gazete ile ilişkisini keseceklerinin listesi vardı.
Bu yazıdan sonra bu listeye beni de eklerse hiç şaşmam.
Kovulmayı da göze alarak gazetemizdeki Ramazan rehaveti ve gerilimli durumu bakın ne güzel özetledim.
Yani kısacası dünkü yazıyı yazarken aslında gazetedeki ortamdan da biraz etkilenmiştim.
Kamu kurumlarında da bizim gazetedekilerin kafasında olan bir sürü kişi var.
Elbette mesai konusunda istikrarlı ve görevini layığı ile yapan bir sürü takdir edilecek çalışan vardır, bunlara söylenecek sözüm olamaz.
Ama sıcakların baş göstermesi ve oruç ayı dolayısı ile rehavete katılanlar da var, bunu en çok da etrafımızdan görüyor ve anlıyoruz.
İtiraf edecek olursak bizim gazetedeki vaziyet her şeyi özetliyor.
