GERİLİM VE KUTUPLAŞMADAN KURTULMANIN YOLU

18-01-2016

Toplumsal yapımız çok katı ve tutucu ne yazık ki.

Bir dizi yanlışlarımız, tabularımız var.

Yığın yığın.

Öbek öbek…

Dokunulmuyor, üstü açılmıyor yıllardır.

Dokunulsa sanki kıyamet kopacak.

Bu yüzden yıllardır süre gelen sorunlarımızdan kurtulamıyoruz.

Kısır bir döngü içinde hep dönülüyor.

Dön de dön.  

Döne döne dön.

Bayılana kadar dön.

Bu toplumsal ruh hali bir sürü olumsuzluğu da beraberinde getiriyor.

Düşünmeyen, konuşmayandan rahatsız olan yok.

Zararsızdır” yakıştırması yapılıyor.

Ama konuşan, düşünen herkesin ise aynı düşünsün.

Aynı baksın ve görsün,

Aynı dili kullansın,

Aynı tepkiyi versin,

Her bir şeyi ile aynı olması gerekir.

Tekçilik yücelleştirilip kutsallaştırılıyor adeta.

Farklılıklar ise linç ediliyor.

O da onun düşüncesi,

O da onun bakışı,

O da onun inancı,

O da onun tercihi denilmiyor. 

Beğenmiyorsanız bir fikri,

Size katılmıyorum,

Düşüncenizi gözden geçmezlisiniz,

Yanlış düşünüyorsunuz da diyebilirsiniz.

Oysa genelde yaklaşım hiç de öyle değil.

Yani toplumda hiçbir farklılığa tahammül yok adeta.

Aykırı hiçbir sese müsaade edilmiyor.

Farklı veya karşıt görüşler en acımasız yöntemlerle bastırılmak isteniyor.

Biat etmeyenler çoğunluğa etkisizleştirilip bertaraf ediliyor anında.

Hiç ediliyor.

İtibarsızlaştırılıyor.

Yok sayılıyor.

Duruma göre yakıştırmalar da yapılıyor aykırı seslere.

Kimi zaman hain, din, devlet düşmanı bile ilan ediliyor.

Böylece toplumsal renkliliğimiz zenginliğimiz yok oluyor.

Tartışan, itiraz eden kimse kalmıyor geriye.

Bu anlayış gerilim ve kutuplaşmaya da neden oluyor.

Özgürce düşüncelerini ifade eden bir toplum olmaktan uzaklaşıyoruz.

Oysa Anayasamızın 26. Maddesinde Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti ile ilgili açıklama nettir.

Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.

Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.

Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

Hani şu sıralar köklü bir değişiklik yapalım, 12 Eylül anayasasıdır dediğimiz anayasa bile toplumun ifade özgürlüğü noktasındaki yaklaşımından bin kat daha ileri düzeydedir.

Herkesin birbirinin değer yargılarına, düşüncelerine, duruşuna saygılı olduğu bir toplumsal değişim ve dönüşüme ihtiyacımız var.

Bunu başaramasak, yığınla birikmiş sorunlarımızdan da kurtulamayız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?