GÜVERCİNLER DE ÇALINIYORSA DURUM CİDDİ

12-02-2017

Ufukların en güzeli, barışın simgesidir, güvercin.

Bu yüzden güvercin dokunulmazdır şehrimizde.

En azından öyle biliyor ve inanıyorduk şimdiye değin.

Ama umutlarımız gibi güvercinler de çalınıyormuş meğer.  

Batman’da güvercin hırsızlığı ile ilgili haberi duyunca şaşkına döndüm.

Onlarca soru sırlandı kafamda birden.

Güvercini neden çalarlar?

Güvercin, kendisini çalmaya gelen hırsızı görünce neler his etti?

Küçük yüreği korkudan tir tir titredi mi?

Kanatlarındaki özgürlük ritimleri birer birer yok oldu mu?

Barbar ve acımasız insanlardan, insanlıktan nefret etti mi?

Hiçbir zaman umudunu yitirmeyen elmas tanesi gözlerinden iki damla yaş aktı mı?

Kahırdan korkudan, kirli bir eli görünce her tarafı kanadı mı?

Tir tir titrerken onu çalan el parçalandı mı?

Sorularla birlikte bir umutsuzluk da oluştu kafamda.

Hırsızlar, işi güvercin çalmaya kadar da getirmişse demek ki bu şehirde hırsızlar her an her türlü ahlaksızlığı yapabilecek ruh halini almışlar.

Hırsızlık vakaları ile ilgili daha öncede bu köşemde tekrarlamıştım.

Bu denli pervazsızca sınır tanımaz hırsızlık sadece adi bir suç olarak görülmekten öteye sosyolojik bir vakadır.

Güvercin çalma olayında bu gerçeklikle bir kez daha yüzleştik.

Bir şehirde en kutsal mekanlar olan camiler,

En önemli kamusal alanlar olan okullar, sağlık merkezleri de hırsızlar tarafından soyuldu.

Her gün hırsızlar tarafından soyulan mesken ve iş yerlerinin haddi hesabı yok.

Her hırsızlık vakası sadece bir maddi mağduriyete neden olmuyor.

Toplumda ciddi manada bir travmaya, ahlaki değerlerin yitirilmesine ve ölümle sonuçlanan olaylara neden oluyor.

Yaklaşık bir ay önce Petrolkent Mahallesinde ev sahibinin kapısına dayanan hırsızı kovalayıp öldürmesi gibi hesapta olmayan sonuçlar da doğuruyor.

Petrolkent’te ölümle sonuçlanan hırsızlık vakası Batman’da ilk değil.

Geçmişte de benzer vakalar yaşandı.

Bazen tersi de olabiliyor.

Kendisine karşı koyan veya kovalayan ev sahibini de hırsızlar öldürüyor.

Bunun örneği de geçen sene hırsız kendisini kovalayan ev sahibini bıçaklayarak öldürülmesi ile Şafak Mahallesinde yaşandı.

Hırsızlık vakalarını bu nedenle sıradan adi vaka olarak değerlendirmemek lazım.

Hele hele bu şehirde hırsızlar, güvercinleri de çalabilecek kadar sınır tanımaz, gözü dönmüş ve pervasız bir ruh halini almışsalar vay bu şehrin haline ki ne vah.  

Şayet birileri güvercinleri de çalıyorsa bu şehirde durum çok ciddi demektir.

Bu yüzden bu işe ciddiyetle yaklaşmak gerekir.

Hadi Petrolkent gibi varoş semtlerde polis devriyesi, mobese kameralar olmayabilir peki kentin en işlek caddesi olan Diyarbakır Caddesi ve yan sokaklarına ne demeli?

Hemen hemen her gece buralarda hırsızlıklar oluyor.

Hırsızlık vakaları genelde gece yarısı veya sabaha doğru herkes evine çekilince yaşanıyor.

Bu yüzden kentin işlek caddelerinde hırsızlık yapanları tespit etmek çok zor olmamalı.

Elbette bu sorun sadece polisiye ve güvenlik tedbirleri ile çözülecek bir mesele değildir.

Başta da dedim, olaya birazda sosyolojik açıdan yaklaşmak gerekir.

Hırsızlığın şehrimizde bu denli yaygın olmasının sebepleri ortaya çıkarılmalıdır.

Sebep-sonuç ilişkisinin bulunması lazım.

Yani hırsızı yakalamak ve cezalandırmak yerine, hırsızlık olaylarının önüne geçecek tedbir ve önlemler geliştirmek daha önemli bir yöntemdir.

Diğer önemli bir gerçeklik de hırsızlık vakalarının bu denli yüksek olmasında toplumdaki genel kanı, tedbirlerin ve mücadelenin yetersiz olduğu yönündedir.

Bu güvensizliği ortadan kaldıracak çok kapsamlı adımlara ihtiyaç var.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?