HANİ SPOR, BARIŞ VE KARDEŞLİKTİ?

26-04-2016

Şiddetin tüm yaşam alanlarında vücut bulduğu ülkemizde, spor müsabakalarına da zaman zaman şiddet damgasını vuruyor. 

Pazar günü Ankara'da oynanan Amedspor-Ankaragücü karşılaşmasında Spor Toto 2. Lig’de mücadele eden Amedspor, deplasmanda oynadığı müsabakada rakibini 2–1 mağlup etti. Amedspor’un galibiyetini haz edemeyen holiganların şiddet gösterilerini TV’lerden izledik.

Üstelik Amedspor yöneticilerine şiddet uygulayanlar protokol tribünü yani diğer adı ile şeref tribünde maçı izleyenlerdi.

Misafir takım adına aynı tribünde olan ve takımlarının 2–1 öne geçmesine sevinen Amedspor yöneticilerinin ırkçı saldırıya uğraması kabul edilebilir bir durum değildir.

Maç her iki takımın kaderini belirleyecek çok kritik bir maç değildi

Çünkü 2.Lig kırmızı grupta oynayan Amedspor ile Ankaragücüspor takımları puan sıralamalarında ne düşme nede üst lige çıkma şansları yoktu.

Yani sıradan bir maçtı.

Ancak bu maçı Ankaragücüspor cephesi için önemli kılan, rakibinin Amedspor olmasıydı.

Sadece Ankaragücüspor değil bütün, 2 Lig kırmızı gruptaki diğer takımların Amedspor’a yaklaşımları hemen hemen aynıdır.

Amedspor gittiği her yerde ne yazık ki sezon boyunca ırkçı saldırılara maruz kaldı.

Sivas’ta bile Amedspor kafilesin konaklaması için otellerde yer verilmemişti.

Ankaragücü maçı ise adeta bardağı taşıran son damla oldu.

Daha maç başlamadan ırkçı ve şiddeti çağrıştıran slogan atan Ankaragücüspor taraftarlarına saldırı anına kadar hiç kimsenin uyarmaması saldırıya zemin hazırlanmasına neden olmuştur.

Oysa aynı Ankaragücüspor, Diyarbakır’da oynadığı maçta Amedspor yöneticileri tarafından son derece misafirperver bir şekilde karşılanmış, maç 1–1 berabere bitmiş ve hiçbir tatsızlıkta yaşanmamıştı.

Yaşanan ırkçı saldırılardan sonra Amedspor taraftarlar sezon sonundan bu yana karışlaştıkları haksız uygulamalar nedeni ile ligden çekilmesi yönünde baskı uyguluyor.

Eski adı DİSKİ spor olan ve 2015–2016 sezonunda Amedspor ismini aldıktan sonra tüm yabancı saha maçlarında maalesef ırkçı ve ayrıştırıcı tezahüratlara maruz kaldı.

Bu yapılan ırkçı saldırılara karşı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) sessiz kaldı hep.

Amedspor’a karşı bu denli öfkenin temelinde, takımın ismi yatıyor.

Kürtçe isme büyük bir tahammülsüzlük söz konusudur. 

Diğer bir sebep de bölgemizde çatışmaların yeniden şiddetlenmesinden kaynaklanmaktadır.

Amedspor’a yapılan saldırılar o an sahada gelişen gerilimden kaynaklı ve 3-5 kişiye karşı gelişen öfkenin bir sonucu değildir yani.

Tahammülsüzlüğün, ayırımcılığın,  Irkçılığın geldiği aşamanın bir sonucudur.

Amedspor’a yapılan saldırı başta barışa, kardeşliğe ve sporun bütün değerlerine yapılmış bir saldırı anlamına gelmektedir.

Hani derler ya spor barış ve kardeşliktir…

Ne yazık ki gelinen noktada sahalarda ve tribünlerde bunu teyit edebilecek hiçbir belirti yoktur.

Amedspor takımı ve futbolcular “çocuklar ölmesin, maça da gelebilsin” diye barışçıl afişler açtığında,

Batman’ın 3. Lig Temsilcisi olan Batman Petrolspor savaşın yerini barış alsın, silahlar ussun diye sadece güvercin uçurduğu için TFF her iki takıma büyük cezalar verdi.

Bakalım Ankaragücüspor’a ırkçı tezahürat ve saldırılarından dolayı ne tür cezalar verecek merak ediyoruz doğrusu.

Ankara’da olayların bu aşamaya gelmesinin en büyük sorumlusu kuşkusuz Türkiye Futbol Federasyonudur.

Her şeyden önce TFF tarzı ve tutumu ile takımlar arasında bölgesel manada ayırımcılık yapıyor.

Bölge takımlarına karşı bu güne kadar onlarca saldırı düzenlendi, her maçta ırkçı tezahüratlarda bulunuldu ancak hiç birine hak ettiği cezayı vermedi.

Daha doğrusu futbola siyaseti, milletçiliği, daha da ötesini ırkçılığı bulaştıranları görmezden geldi.

Bu gün Dicle Nehri kenarındaki ve çemberindeki bölgede sportif başarıların gelişmemesinin temelinde bölge takımlarına yönelik baskılar ve haksız uygulamalardır.

Batı illerinden hiçbir başarılı futbolcu bölge takımlarına yönelik milliyetçi ve ırkçı yaklaşımlarından dolayı gelip oynamak istemiyor.

Çünkü Amedspor’da oynayan her futbolcu baskılara ve haksızlıklara maruz kalıyor.

Yaklaşım bu olunca da Dicle Nehrinin çemberindeki bütün alanda spor gelişmiyor.

Spor gelişmedikçe de sosyal yaşamın bir ayağı aksıyor.

Bu aksama ne yazık ki toplumsal barışa da zarar veriyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?