HASTANE VE MARKET ÇALIŞANLARI KÖLE Mİ?

15-10-2018

Yaşanan ekonomik krizin faturasının daha çok emekçilere çıkacağı belliydi.

Krizin etkileri hissedildikçe, yıllardır köle zihniyeti ile özel sektörde çalıştırılan birçok emekçinin işine son verileceği, çalıştıracak kişilerin de koşulları ağırlaştıracağını tahmin ediyordum.

Nitekim aldığım duyumlar ne yazık ki endişe ve tahminlerimde haklı olduğumu gösteriyor.

Aldığım duyumlara göre son yıllarda şehrimizde sektörleşen tekstil alanında, işi durduran, çift vardiyadan tek vardiyaya geçen, kapasiteyi küçülten birçok tekstilci varmış.

Diğer bir taraftan şehrimizde sayıları yüzü bulan büyük marketlerde de sıkıntılı günler yaşanıyor.

Bu sıkıntılı dönemin faturası da ne yazık ki çalışanlara çıkarılıyor.

Bir iddiaya göre şehrimizin en büyük marketlerinden biri, emekçileri için, alacakları maaşın dörtte biriyle marketten alışveriş yapma zorunluluğu getirmiş.

Yani bu durumda asgari ücretle çalıştırılan bir kasiyer ve tezgâhtara en az 500 TL gıda alışverişi zorunluluğu şart koşuluyor.

Buna uymayanlara ise kapı gösteriliyormuş.

Söz konusu market, ekonomik krizi bu önlemlerle atlatacağını hesaplıyor.

Aslında adı bende gizli market yönetimin aldığı bu saçma karar, özel hastane ve tekstil alanında alınan kararların yanında çok masum bir karar olarak duruyor.

Çünkü birçok özel hastane ve işletmenin, yıllarca kendilerine emek veren çalışanına karşı daha büyük vefasızlık örneği gösterdiklerini duyuyoruz.

Günümüzde en büyük istihdam alanı özellikle market, mağaza, pastane, hastane, cafe, lokanta gibi sektörler ile tekstil ve benzeri atölyelerdir.

Buralarda çalışan emekçiler genelde sosyal güvenceden yoksun, az ücretle çalıştırılan, hiçbir sendikal örgütlülüğü olmayan sessiz bir çoğunluktur.

Bunların içinde bulunduğu zor şartları maalesef kimse duymuyor, görmüyor.

Emekten, emekçiden dem vuran siyasilerin gündeminde, bu sessiz çoğunluğun sorunlarına eğilme gibi bir niyet de yok.

O insanlar ne şartlarda çalıştırılıyor, sorunları ve dertleri neler?

Kimsenin umurun da değil.

Ağır koşullarda çalışan emekçilere toplum olarak da ne yazık ki duyarlı değiliz.

Mesela bir alışveriş esnasında en ufak bir bekleme veya ilgisizliğe karşı kıyameti koparıyoruz.

Hatta kimisi öyle tepki gösteriyor ki zor şartlarda çalışan emekçinin işten kovulmasına bile neden olabiliyor.

Onların işten çıkarılması da öyle kolay ki, idareci ve patronun, emekçiye “seni çıkardım” demesi ile iş bitiyor.

Çünkü bütün yetki ve haklar işverenin elinde.

Emekçinin elinde ne bir güvencesi ne de onu koruyacak bir hak vardır.

Hal böyle olunca çalışanların her biri, köle muamelesi görüyor adeta.

Bu durum hiç kimsenin umurun da değil ne yazık ki.

Biraz iğneyi kendimize de batıracak olursak, basın da ne yazık ki bu konun üzerinde durmuyor yeteri kadar.

Çünkü sözünü ettiğim özel sektörle, az da olsa reklâm-abonelik gibi ticari bir ilişki söz konusudur.

Biz, işçilerin köle gibi çalıştığını söylersek, ilişkilerimiz bozulur endişesini yaşıyorlar galiba.

Oysa bu emekçi kardeşlerimizin hakkını sonuna kadar savunmak, basının da görevidir.

Aslında özel sektör çalışanları, mutlaka sendikalaşmalıdır.

Ancak, örgütlü çalışma ile çalışanlar kölelikten kurtulurlar.

 

Nasıl kamuda sendikal üyelik bir yerde mecburi ise özel sektör de aynı uygulamaya geçilmelidir.

Bunun için acil olarak yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?