HATİCE’YE TREN ÇARPSA, NETİCE NE OLUR?

08-01-2018

Hafta sonu Belediye Başkan Vekili Sayın Ertuğ Şevket Aksoy ile yaptığımız toplantıda çok şey konuştuk, fikir alış verişinde bulunduk, sorularımıza cevaplar aradık.

Toplantının çok verimli geçtiğini söyleyebilirim.

Gazeteci arkadaşlarım tüm konuşulanları ayrıntılı şekilde haberleştirdi.

Ben ise en çok öne çıkan problem olan ulaşım sorunu ve bunu tetikleyen sorunlardan biri olan demir yolunu ele almak istiyorum.

Malumunuz, Batman, çok hızlı bir şekilde gelişti.

Hızlı ve plansız…

İş böyle olunca da yollar kısa süre içerisinde yoğunluğu kaldırmamaya başladı.

Şehri bir uçtan diğer uca kesen, oldukça ilkel, bakımsız ve güvenliksiz tren rayları ise bunun tuzu biberi oldu.

Batmanlı kuralları dinlemiyordu, tren de Batmanlıları.

İş böyle olunca da olan, Batmanlıya oluyordu.

Yılda birkaç kez tren kazası, can kayıpları, sakatlıklar, sarsıntılar, çirkinlikler…

Olmuyordu böyle, çok tehlikeli, çok çirkin ve çok bunaltıcıydı bu raylar.

Bunun tek bir istisnası vardı.

Oda bizim biricik gazetemiz Batman Sonsöz Gazetesi.

Gazetemiz krizi fırsata çevirmiş, “tren manzaralı gazete” diye şiirler, destanlar yazmış, filmler çekmiş, havalar atıp, reklâmlar yapmıştı.

Bu iş tutmaya başlayınca da editörümüz Hatice Hanım her gün kendini tren raylarına atarak farklı fotolar çekerek, bunu sosyal medyada paylaşıp gündem oluşturmaya başladı.

Öyle bir hale geldi ki dışardan bakanlar, Batman’ı Hasankeyf veya petrol ile değil tren raylarıyla anmaya başladı.

O çirkinlik, şan oldu, şöhret oldu reklâm oldu ve bu Hatice Hanımın çok hoşuna gitti.

Her gün raylarda, “Necdet sen şuraya geç, Yusuf sen şu açıdan ışığı da ayarla, hafif çök, rüzgârın esintisini de yansıtarak, yerdeki taşları yumuşatarak, rayların paslarını gölgeleyerek…”

Korkuyorum!

Hatice’ye tren çarpmasından değil, gazetenin kapanmasından!

Çünkü o anda tren gelse, Hatice şan ve şöhretin sarhoşluğundan, sağ kolu olan Osman yanında nefes alamadığından, muhabirlerimiz Yusuf ve Necdet ise işlerindeki ciddiyetten dolayı treni göremez ve yem olurlar (maazallah)!

Bunu duyan patron kahrolur, Recep Abi pert olur ve bu “ray şöhreti” hepimizin sonu olur!

Hatice Hanımı raylardan koparamıyorsak, bu rayları şehirden koparmamız gerekir.

Yoksa facia!

İşin şakası bir yana, gerçekten facia! Şehrin şanını şöhretini yıkan, trafiğini katleden, görüntü ve gürültü kirliliği yaratan…

Bu rayların kesinlikle şehrin dışına taşınması gerekir.

Yeni hızlı tren projesiyle hızlı bir şekilde entegre edilip, tamamen şehir dışına taşınarak, hem şehir hem de demir yollarının rahatlatılması gerekir.

Bunun için de siyasetçi, gazeteci, iş adamı, bürokrat ve sesi çıkan her Batmanlı, mücadele etmeli.

Her platform da ses etmeli, hareket etmelidir.

Yoksa “bir şehir için bir Hatice feda etmişiz çok mu?” deyip Hatice’nin kendini şehrine kurban edişine göz yumarız.

İnanının ne TCDD ne de başka biri Hatice’nin hayranlarından yakasını kurtaramaz.

Akıllı olun, bu rayları taşıyın, yoksa netice çok fena olur!

Kurumların taassubu bırakıp, insanın huzur ve refahı için kurulduğu gerçeğini hatırlayıp, ona göre hareket ettiği yarınlar dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?