HAYALLERDEN OLUŞAN UMUTLAR

01-01-2017

Bin bir uğursuzluk sonunda kanlı ve acılı bir şekilde 2016’ya veda ederken geleceğe dair az da olsa yine de umutluydum.

Tarumar olan umutlardan geriye bir şey kalmadığından hayalleri umuda dönüştürerek “2017 yılı daha iyi olacak” diyordum kendi kendime.

Saatler gece yarısını geçerken başımı yastığa koyduğumda sabah erkenden yazmayı planladığım bu yazıda hayallerini umuda dönüştürmüş olarak geleceğe dair beklentileri ve çözüm önerilerimi sıralayacaktım.

Uyanır uyanmaz ilk işim bilgisayarın başına geçip yazımı yazmaya başlamak oldu.

Uyuduğum saatten sonra dünyada Türkiye’de neler oldu diye haberlere bakayım dedim.

Hay, bakmaz olaydım.

İlk baktığım haber sitesinin manşetinde “İstanbul’da bir gece kulübüne silahlı saldırıda bulunmuş 40 kişi yaşamını yitirmiş ve 70 e yakın kişide yaralı olduğu” haberi yer alıyordu.

Her terör saldırısını duyduğumda yaşadığım ruh halini bir kez daha en ağır şekli ile his ettim.

Bir süre öylece dondum kaldım.

Umutlarım zaten yok olmuştu, bu kez hayallerimden oluşan cılız umutlar da darmadağın olmuştu.

Hayaller ve umutların paramparça olduğu bir halde yaşamak, yazı yazmak bir insanın en zor anıdır.

Gözü dönmüş acımasız canilerin toplum üzerinde yaratmak istediği etki de tam olarak budur.

Yaşama ve geleceğe dair bütün umutları yok etmek…

İstanbul Ortaköy’deki katliamı duyarken bu hisse kapıldım bir kez daha.

Oysa dünyanın hiçbir yerinde her türlü barbarlığa başvurup korku üretmekle toplumları teslim almaya çalışanlar bu güne kadar asla başarılı olmamışlardır.

Elbette zaman zaman hepimiz umutsuzluğa düşebiliyoruz.

Bu, pes etmiş ve teslim olmuş anlamına asla gelmiyor ve gelmemelidir de.

Ülkemizde ve Ortadoğu coğrafyasında uygulanmak istenen projeleri aklı başında her insan biliyor artık.

Bunun için içerde ve dışarısı için akıllıca stratejiler geliştirmek gerekir. 

Kendi içimizde acilen toplumsal barışımızı sağlayıp içine çekilmeye çalıştığımız Suriye ve Irak’taki bataklığa saplanmamamız gerekir.

İçerde ve dışarıda savaş ve askeri planlar yerine daha çok Rusya ile ilişkiler örneğinde olduğu gibi diplomatik işbirlikleri ve dostane ilişkiler geliştirilmelidir.

Yılın ilk gecesinde anlaşılacağı gibi 2017 zorlu bir yıl olacak.

İnsan kanı dökenler hala kana doymamış belli ki.

2016’da olduğu gibi 2017’de de emellerine ulaşmak için caniler daha acımasız ve ölçüsüz eylemlere başvurarak ülkemizi bir kaos ortamına ve krize sürüklemeye çalışacak?

Gerçekçi davranacak olursak bunun ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan olumsuzluk belirtileri 2016’da kendini hissettirdi.

Bu yüzden Türkiye çok ama çok kritik bir eşikten geçmektedir.

Siyasi farklılıkları ve hesapları bir tarafa bırakıp bizi bekleyen tehlikelerin nasıl bertaraf edileceğine yoğunlaşmak gerekir.

Herkesin ortak temennisi olan ülkemizdeki barış ve huzur ortamı ancak bu bilinçle ve birlikte hareket edilmesi ile sağlanabilir.

Toplumsal barışın inşası için başta siyasiler, kullandıkları dile üsluba dikkat etmelidir.

Bir de her şartta ve her koşulda devlet ciddiyetini ve hukukun üstünlüğü esas almak gerekir.

Bu duygu ve düşüncelerle 2017 yılının ülkemizde istikrar, huzur ve barış ortamının sağlamasına vesile olmasını dilerim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?