HAYRETİ BİTTİ KENDİ BİTMEZ Mİ?

06-09-2015

Her olay, hayret eşiğini biraz daha yukarı tırmandırıyor. Hatırlayın, çatışmaların başladığı ilk zamanları hatırlayın. PKK ile devlet arasındaki müzakereler sonucu yıllarca süren çatışmasızlık ortamından sonra, hükümetin tek başına iktidar olabilecek kadar oy alamayışı ile ateşlendiği savaştan medet umduğu zamanların başını hatırlayın.

Masanın devrilmesinden cesaret alan PKK’nin tekrar silahlarıyla ve artık sadece kırsalda değil şehir merkezlerinde de eylem ve saldırılarıyla varlığını hissettirmeye çalıştığı Suruç’taki bombalı saldırı sonrası başlayan çatışmalardan bu yana artık kimse konuşma ihtiyacı bile hissetmiyor. Nerede ne olmuş, kim kime ne yapmış ve kaç kişi ölmüş?

Hayret eşiği yukarı tırmandıkça olayların seçmen ve vatandaş üzerindeki etkisi de azalıyor. Çünkü toplum dediğimiz olgu tıpkı canlı bir organizma gibi mevcut durumla birlikte yaşamasını öğreniyor ve bağışıklık kazanıyor.

80 öncesi doğumlular çok iyi hatırlar Batman’da PKK ve Hizbullah arasında yaşanan çatışmaların sonucu Batman’da her gün ortalama bir kişi ölmeye başlayınca insanlar için bu ölümler olağanlaşmaya başlamış ve güvenlik tedbirlerini alarak bununla yaşamayı öğrenmişti herkes.

Başka bir örnek de cemaatin, siyaset ehli herkesle ilgili ortalığa bir kaset sürdüğü, ses ve görüntü tapelerinin ele ayağa düştüğü, korsanları üretilecek kadar kaldırım üstlerine düşecek kadar yaygınlaştığı dönemi hatırlayın.

Orda da benzer sonuç yaşanmış, bir iki üç derken tapelerin etkisini gittikçe kaybettiğine olağanüstüden olağana düştüğüne tanık olmuştuk.

Bölgenin neredeyse her yerinde yaşanan çatışma halinden kendini koruyan Batman’ın ve Batmanlının korktuğu başına geldi.

Önce bombalı araç, ardından yakalanan askeri mühimmat, akabinde polis aracına düzenlenen silahlı saldırı ve en son Hilal Mahallesi’nde YDGH üyesi olduğu iddia edilen 4 kişinin elinde patlayan bomba ile 1 kişinin öldüğü 3 kişinin ise yaralandığı olay.

Ne olacak nereye varacak tüm bu halka yaşatılanlar?

Nasıl ki cemaat AKP ile savaşında kasetlerin artık bir hükmü etkisi kalmadığını öğrendiğinde tape hamlelerinden vazgeçtiyse hayret eşiğinin dışında kalan bu çatışma ve çatışmalarda yaşanan kayıpların hükmü ve etkisi kalmadığını düşünür mü taraflar?

Taraflar yani PKK ile AKP’nin bunu düşünebilmesi için ölenlerin kanlarıyla çizilen seçim anket grafiklerinin tarafların ikisine de kaybettirdiği sonucunu göstermesi gerekiyor.

Aksi halde kimsenin bu savaşı sonlandıracağı yok.

Tarafların her birinin yandaşı medya araçlarının savaşanlardan çok öldürmeye yok etmeye çağıran manşetleri sonucu ne olursa olsun bu savaşı sürdüreceğe ve daha çok insan öldüreceğe benziyor.

Barışın olduğu kadar savaşın ve savaşmanın da bir ahlakı var diyeceğim ama insanoğlunun ya da insan olanın en büyük ahlaksızlığı olan savaş eyleminin en ahlaklı şekliyle bile kimseye kazandırmadığını kazandırmayacağını yeniden söylemeye gerek yoksa da ben söyleyeyim.

Savaş ahlakı, mümkün olduğunda barışabilmektir ve her zaman her koşulda barışmanın imkânı vardır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?