IHLAMUR KOKULU BİR BAYRAM OLSUN

23-06-2017

İlkbaharla birlikte kayboldu ihtişamı. 

Oysa daha yeni keşfetmiştim onu.

Kokusuna, rengine doyamamıştım.

Uzun bir süre kıymamıştım o narin yapraklarına dokunmayı.

Yalnız ve sessizliğimiz örtüşüyordu birbirimiz ile.

Koca dünyada o da benim gibi yalnızdı.

Sessiz ve içine kapanıktı hep.

Dalıp dalıp gidiyordu çoğu kez uzaklara.

Geceleri yıldız kaymalarını izlerken dalıyordu en çok.

Kızgın rüzgâr uyandırıyordu her seferinde onu.

Gitmek için leyleklerin, kırlangıçların ve kış mevsimini kovanlarında geçiren arıların yolunu bekledi belki de.

Kadim dostları gelince de onların gelişini gözleyen tomurcuklar teker teker dünyanın en güzel çiçeklerine dönüştü bir anda. 

Sarı ve yeşilin birbirine çok yakıştığını Ihlamur ağacının dalları çiçeklenince farkına varmış oldum.

Ihlamur ağacındaki sarı ve yeşili hayal etmek için siz yeryüzündeki sarının ve yeşilin bütün tonlarının bir ahenge dönüştüğü bir ağaç düşünün.

Gece ay ışığında birer yıldız oluyorlardı adeta.

Gök kuşağına benzeyen ışıklar saçıyordu her biri.

Güneş ışınlarıyla da zümrüt ve altın oluyordu her bir yaprak ve çiçeği.

Her bakışta yeni keşfe etmenin mahcupluğunu yaşıyordum.

Ihlamur ağacından habersiz geçen onca yıllara üzülüyordum.

Yeni keşfettiğim o nadir kokuyu ciğerlerime kadar çektim bahar ayında hep.

Yaprakları sanırısın ipek şallı.

O kadar yumuşak ve kırılgan.

O yapraklar hiç solmasın,

Çiçekleri kuruyup altın tozuna dönüşmesin diye dualar ettim hep.

Sanki Ihlamur ağacı ihtişamına baktıkça hayat daha güzeldi.

Seyre durdukça, birer birer yok olan umutlarımın yeniden yeşereceği hissi doğmuştu içime.

Ama mevsimlerin ilk nöbet değişiminden sonra çiçekler ve çiçekleri koruyan o yapraklar birer birer yok oldular. 

Çiçeksiz ve narin yapraklarını kaybeden ıhlamur ağacı ile suskunluğumuz ve yalnızlığımız daha da arttı.

Evet, Ihlamur ağacını ben yeni yeni tanıdım.

Belki çoğunuz da hala bir ıhlamur ağacını görmemiştir.

Onu size anlatacak kelime bulamıyorum.

Çünkü efsunlu bir ağaçtır adeta.

Bahar ayı boyunca o kadar çok sarıldım ki kollarımda derman kalmadı.

Sanki sarılmayı bıraksam gidecekti.

Ben bırakmadım ama o gitti.

Keşke her birinize bu bayramda bir ıhlamur ağacı armağan edebilseydim.

Siz de doya doya sarılıp koklasaydınız.

Bayram günü her tarafı bayram kokusu sarsaydı.

Kederlerinizden kurtulsaydınız.

Kokusunu derin derin içinize çekseydiniz.

Yakut ve zümrüt rengi yapraklar içinden size gülümseyen çiçekleri görseydiniz.

Rüzgâr eşliğinde yayılan büyüleyici kokularla kendinizden geçseydiniz.

Sonra da huzur içinde mutluluk uykusuna dalsaydınız.

Benim gibi kocaman kocaman siz de sarılsaydınız o kadim ağaca.

Ihlamur ağaçlarının da nasıl olsa canı var.

Belki konuşup dertleşirdiniz de.

Acılarınızdan, öfkenizden, korkularınızdan, endişelerinizden kurtulurdunuz. 

Eminim hüznünüz, sevince dönerdi o an. 

Ihlamur kokusunun verdiği huzuru ve mutluluk ile bir bayram kutlardınız böylece hep beraber.

Öpülen eller, yüzler ıhlamur kokardı.

Acı ve kederlerini sevinç alırdı.

Böylece her bayramımız da ıhlamur kokulu olurdu.

Ihlamurun ihtişamı ve kokusunun verdiği umutla bayramınızı kutlarım.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?