İKİNCİ EL KALPLER, YALANLAR VE YILANLAR....

27-09-2019


Yalan mısın, yılan mısın? Ne yalanların bitiyor ne de yılanlığın.Yalanların bir bir ortaya çıkıyor hem de gündüz akşama kavuşmadan.
Yalanlar ve ikinci el kalpler üzerine kurduğun denklemler çöküyor.Ülkeler el değiştiriyor. İkinci el kalpler evreni istila ediyor, beynimdeki hamam böcekleri gibi. Ustaca ve vahşice. 
Eski ve eksik  kalpciklerden dünyalar yıkılıyor , yeni kalplerden yeni dünyalar inşa ediliyor.Ucuzluk pazarında görücüye çıkan ikinci el kalpler el değiştiriyor. 

Zehrin hep yabancı, hep yalancı ;her taraf sen kusuyor. Hem de bir çift göz yeni tuzağına henüz düşmeden.Tuzaklar üstüne  kuruluyor tuzak, sen  bana ölümden bile soğuk ve uzak. Üçüncü bir göz i, üçüncü el bir kalple  bütün yarışmaları üçüncülükle bitiriyor nefes nefese.Hem de  gece henüz  heceyle gerdeğe bile  girmeden.

Bana yeni yalanlar söyle. Yeniden yalanlar üzerine kuralım post modernsiz soysuz dünyalarımızı. Yalanların para sayma makinası gibl hızlı ve paralardan gayrı yaralar gibi seri seri. Bu yılan ikimizi de paralar, gayrı bu burjuva könülde bitmez yaralar. Sert, hızlı, öfkeli yalanların ve yılanların  kraliçesi de sensin kralı da.

 Peki yalanların kraliçesi ve yılanların kralı dostum sormak isterim sana. Nedir bu dans eden  yalan hallerin ve dansöz  yılan yalnızlığın? Yalanlarınla türküler ısınmaz ki.Yalanlarınla türküler hep eksik ve hep eski kalıyor. Türküler üşüyor dostum.... Sobayı yakmak gerek, tezek yapmayı öğrenmek gerek yeniden. Yoksa bu memlekette türküler hep üşüyecek, üşümeye devam edecek bağlamanın telleri. 
Eksik kalmadın dostum, eksik ve eski olan sen değilsin.
Nereye dönsek, nereye baksak 
Eksik ve eski   bir türküye doğan  insanlar görüyorum.Yalanlara ve yılanlara dost dost diye  sımsıkı sarılmış adamlar ve kadınlar doğuruyorum.Kadınlar yalanlar doğuruyor kancık pusularda;erkekler yılanlar inşa ediyor yapmacık delikkanlı tripler Alice harikalar diyarında. Eksik ve eski  bir türküye türkülere sarılıyor  insanla. Sadık yarım kara toprak deyip son sarılma niyetine toprağa sarılacakken insancıklar  sıcak sıcak. Bilmem hangi olasılıksızlığın belirsiz  integralinin kaçıncı dereceden tribini  almaya çalışırken    bu şehrin tribünü, bir hamam böceği  gülüyor gevrek gevrek..... Eksik türkü hep eksik kalıyor ve hep eski.  Tekrara canlı yayınlanıyor bozuk bir plak gibi yarım ada beynimin yarımucunda. 

Sen anlamıyorsun değil mi? Madem türküler eksik, insanlar eksik.Sana diyeceğim şu ki dostum.Beni arama artık, beni aramaktan vazgeç.Bıktım a  eksik insanlardan ve eksik türkülerden.Hatta eksik ve eskiye dair ne varsa  yalnızlığıma gömdüm.  Ölürsem mezarıma bile gelme istersen;yoksa mezarlık da  sen gibi eksik ve eski kalır. Sen bitmeyen bir senfonini bitmeyen bir türkünün yarım çeyreklik altınısın. Sakın, sakın ha beni bir daha arama. Bırak kaybolmuşluklarımı yaşayayım, Senli sarhoşluklarımda. Yeter yeter sus, tek bir çıt bile duymak istemiyorum senden. Bırak ölümün sesi ve güzelliklerin  kalsın son kez kulaklarımda ve sakın arama. Ya da boşver, beni arasana. Nasılsa hayat bir  nefes verdin, bir daha alamazsın. Bitti...En iyisi beni aramaya çık. Kayıp aranıyor. Kaybolmuş bir bulmacayım gözlerinde.Çünkü hiçbir göz gözlerini süzemiyor ve çözemiyor. Bir labirentte verem olmuş bir fareyim, yolumu kaybettim, labirentten çıkamıyorum. Çünkü hiçbir yol sana çıkmıyor artık.

 Tamam beni buralarda da arama... Annem de olma.... Ama beni ara. Senin beni arama ihtimalin bile belki bir umut olur kendimi köpeklerimde  bulmama.Beni nerde mi arayacaksın... Beni bıraktığın yerde  ara. Evlatlarını arayan annelerin ve dahi tüm annelerin boş dizlerinde ara. Ya da annnelerin birinci el tezgahlarında işlenmiş birinci el  sol yanlarında ara...Birinci el kalplerdeyim. Hani olur ya belki bir gün gelirsen. Ne bileyim gelmek istersen belki birgün, adresimi vereyim kalsın ezberinde.Adresim....

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?