İL OLUŞUMUZUN 30. YILINDAKİ VAZİYET

17-05-2020

30 Yıl olmuş Batman il olalı.
65 Yıl önce de ilçe.
Öncesinde Seregir denen yerde yani Iluh Tepesinde şirin bir köydü.
İlçeyken Batman’a taşımıştık.
Henüz il olmamışken gazeteciliğe başladım.
Az sayıda gazete ve gazeteciydik.
Midyat Garajında Batman Gazetesi,
Eski Tekel Caddesinde Çağdaş Gazetesi,
Japon Pasajı arkasında Batman Postası Gazetesi vardı.
Bir de bu gazetelerde ve yaygın medyada muhabirlik yapan, parmak sayısını geçmeyen gazeteciler.
Onlardan biri de bendim.
O zamanlar Batman’ın il olması için çaba sarf ediyorduk hep beraber.
Şehir kenetlenmişti adeta.
İla da “vilayet olmak istiyoruz” diyorduk bir ağızdan.
Batman’ın il oluşunda dönemin Siirt Milletvekili Kudbettin Hamidi ve Batman Belediye Başkanı olan Ataullah Hamdi’nin büyük emekleri oldu. 
Siirt ise bırakmak istemiyordu en parlak ilçesi Batman’ı.
Buna rağmen Batman’ın il olması için oluşan birliktelik, 72 plaka sahibi olmamızı başardı.
Biz il olmak için çabalarken farkında olmadan bir Batmanlılık bilinci oluşmuştu.
Köyden kente gelişim hızla sağlandığı için çok karma bir topluluk oluşmuştu Batman’da.
Herkes kendini doğduğu yere ait hissediyordu.
“Batmanlıyım” diyen çok az kişi vardı.
Vilayet olmamızla birlikte bir aidiyet duygusu gelişti Batman’a karşı. 
Vilayet oluşumuzun şehrimize özelikle bürokratik iş ve işlemler, istihdam ve ticaretin gelişimi açısından epey faydası oldu.
Artık 1 Valimiz ve 4 Milletvekilimiz olmuştu.
Şehir büyüdü, 30 yılda iki katına çıktı.
Bu hızlı ve kontrolsüz büyüme elbette beraberinde bir takım sorunları da doğurdu.
Batman, günümüzde dahi çarpık kentleşme, hava kirliliği, işsizlik ve yoksulluk gibi çok önemli sorunlarla karşı karşıya.
Bir türlü şehrin mimarı açıdan bir silueti, değer katacak bir sembolü ve markası oluşmadı.
Petrol ile anıldı ama bu sektörde üretim her ne kadar arttıysa da günümüzde katma değeri gittikçe azalıyor.
Her şeyden önemlisi de kentleşme ile birlikte bir yabancılaşma, kimliğimizden ve kültürümüzden uzaklaşma gerçekleşti.
Bundan kaynaklı hayal kırıklığı içerisinde yaşıyoruz şehrimizin il oluşunun 30. yılını.
Aidiyet duygusu, birlik ve beraberlik çok sıkı değildir.
Şehrin ortak paydalarında bir araya gelinecek zemin ve platformlar yok. 
Ortak akıl ile şehrin kaderine yön verilmiyor. 
Ukalalık gibi olmasın ama benim gibi şehrine karşı karşılıksız ve hesapsız gönül adamış çok az kişi var.
Benim gibi şehrinin çıkarlarını kendi çıkarlarından öne alanlar da yalnızlaştırılıp, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor.
Şehrini fedakârca savunan ve sahiplenenlerin değeri bilinmiyor. 
İl oluşumuzun 30 yılında vaziyetimiz tam da bu şekilde.
Yani il oluşumuz şehrimize önemli ve büyük avantajlar sağladığı gibi bir takım görünen ve görünmeyen zararlar da sağladı.
Tablo ortada.
Şehrin bir tarafı modern bir görünüme sahip, bir tarafı da adeta köy görünümünde.
Bunun elbette bir değil, birçok sebebi var.
Her birini tartışmaya açacak olursak, her birine ayrı bir sayfa açmam gerekecek.
O yüzden sebeplere giremeyeceğim.
Anlayacağınız il olmamızla birlikte sorun ve problemlerimiz de çeşitlendi bir nevi.   

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?