İNSAN HAKLARI GÜNÜ, KUTLAMA MESAJLARI İLE GEÇİŞTİRİLMEMELİ

14-12-2017

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü Haftasındayız.

Her yıl 10 Aralık tarihi, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanan, önemli bir gündür.

Yapılan basın açıklamaları ile insan hak ve ihlallerine dikkat çekilir genelde.

Bu yıl da öyle oldu.

Kurumlar ve sivil toplum kuruluşları, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ile ilgili kutlama mesajlarını adeta yarış içerisindeymişçesine yayımlayıp durdu.

Anca, hak ihlallerinin, toplumsal sorunların bitmek bilmediği günümüzde, 10 Aralık tarihinin, sadece birkaç paragraf yazıdan ibaret basın açıklamaları ile kutlanması, bir anlam ifade etmemektedir.

Hak ihlalleri, günümüzde hayatın her alanında kendini derinden hissettirmektedir.

İş hayatında, olabildiğinde uğraş vermesine, tüm zaman ve enerjisini harcamasına rağmen emeğinin karşılığını alamayanlar, hak ihlallerine uğruyor. İşçiler, güvencesiz, sağlıksız ortamlarda çalıştırılıyor.

Çocuklar, eğitim, barınma ve güvenlik gibi temel haklarından mahrum büyüyor. Her yıl yüzlerce çocuk, ya istismara ya da şiddete uğruyor. Birçoğu, sokaklarda çalıştırılıyor, dilendiriliyor.

Kadınlar, en yakınları ya da hiç tanımadıkları tarafından cinsel taciz ve tecavüze uğruyor, şiddet görüyor, evden işe giderken yürüdüğü sokağı dahi güvenli kullanamıyor, her yıl yüzlercesi öldürülüyor. İş hayatında hak ettikleri yerlere gelemiyor, yaşamın her alanında cinsiyetçi ötekileştirmeye maruz kalıyor.

Gençler, toplumda yer edinemiyor, iş sahibi olamıyor, hak ihlaline uğruyor. Gençlerin, hiç de azımsanamayacak kesimi, çetelerin, uyuşturucu tacirlerinin mağduru oluyor.

Sağlık alanında hekimler, hemşireler, ebeler, hasta ve hasta yakınları tarafından şiddete uğruyor, öldürülüyor.

Öğretmenler, öğrencileri veya veliler tarafından hakarete, saldırıya uğruyor.

Her şeyden öte, dünyanın dört bir yanında süren savaşlarda binlerce insan, öldürülüyor, en temel hakkı olan yaşam hakları, ellerinden alınıyor.

Savaşlarda en fazla hak ihlaline ise yine kadınlar ve çocuklar uğruyor.

Kadın ve çocuklar, savaşçı çeteler tarafından mal gibi satılıyor, fuhuş çetelerine sürükleniyor, hiç bilmedikleri yerlerde sürgüne sürükleniyor.

Tüm bunlara bakıldığında anlaşılıyor ki, bu yıl da İnsan Hakları karnemiz pek iç açıcı değil.

Oysa Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinde, her bireyin, en temel hakkı olan, yaşam hakkından, eğitim, barınma ve güvenlik hakkına kadar her şey, detaylıca açıklanmıştır.

Çocuk haklarına ve kadın haklarına özel yer ayrılan evrensel beyannamenin geçerliliği ve yaşamda yer buluşu, pek de istenen düzeyde değildir.

Oysa yazılı ve sözlü yasalar, tüm bireylerin yaşam hakkına saygı duyacak, özgürlük alanını koruyacak, temel haklarını güvence altına alacak şekilde düzenlenmeli, hak ihlallerinde suçlular yasa önünde gerekli cezaya çarptırılmalıdır.

10 Aralık tarihlerinde yazılı mesajlar yayımlamak yerine, çocuklara, kadınlara, işçilere, memurlara, işsizlere. Kısacası toplumun her kesimine ulaşıp, haklarını anlatmak, hak ihlaline uğradığında yapması gerekenleri anlatmak, daha faydalı olacaktır.

Çünkü işin gerçeği, şu anda her birimiz, haklarımızı bilmeden, yaşamımızı sürdürüyoruz.

Kim bilir her gün, kaç hak ihlaline uğruyoruz, hangi haklarımızın ihlal edildiğinden dahi habersiz durumda kalıyoruz.

Bu yüzden köylerde, işyerlerinde, gerekirse evleri birebir ziyaret ederek, toplumun bütün kesimlerine, haklarını anlatmak, 10 Aralık tarihlerine anlam yükleyecektir. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?