İSMİ, HASANKEYF DEĞİL, ILISU İLÇESİ OLSUN!

10-11-2019

 “Başkentlerin Başkenti” demişti Hasankeyf için, Ahmet Hamdi Tanpınar.
Şu aralar en talihsiz kara günlerini yaşıyor insanlık ailesinin başkenti.
Bir gecekondu muamelesi görüyor adeta.
Dozerlerle yıktırılıyor teker teker tarihi mekânları.
Göz göre göre tarihimiz tarumar edilip yok ediliyor.
Yıkıma karşı,
Herkes kör, 
Herkes sağır,
Herkes dilsiz.
Herkes bu zor dönemde bir şey yapamamanın acizliği içerisinde.
Bir gecekonduyu, kaçak bir barakayı bile, göz göre göre hiç kimse bu şekilde yıkamaz. 
Ama işte yıkılacak yer Hasankeyf olunca yıktırılması kolay oluyor.
Tek suçu bizimle aynı coğrafyada yaşaması.
Çünkü karşı çıktığında adın vatan hainine çıkarılıyor.
Kültürüne, tarihine, doğana sahip çıkmanın bedeli ağır oluyor hep.
Kendi adıma söyleyeyim ben bedeli ne olursa olsun sadece ve sadece vicdanımın sesine kulak vererek Hasankeyf’i yaşatabilmek için 30 yıldan bu yana fedakârca mücadele ettim.
Hiçbir koşulda ve dönemde pes etmedim, saf değiştirmedim.  
Bu uğurda verdiğimiz emek ve mücadelenin tek amacı kültürel mirasımızı sahiplenmek, korumak ve yaşatmaktı.
Ne yazık ki Ilısu Barajında ısrar edenlere, korkak işbirlikçilere ve rant uğruna aynı safta yer alanlara gücümüz yetmedi.
Kurtaramadık Hasankeyf’i köklü geçmişini, ihtişamı ve Diclesi ile.
Şimdilerde Dicle, bağrında boğacağı Hasankeyf’e ağlıyor.
Fırat, Dicle’ye ağlıyor.
Hasankeyf sahipsizliğine ağlıyor.
Onu sevenlerin boynu bükük.
Hiç kimse böyle bir talihsiz gelecek beklemiyordu onun için.
Hasankeyf’i sular altında bırakmamak için mücadele eden bir avuç gönüllüler olarak hiç bir zaman Hasankeyf’i bu denli virane edilmiş hali ile düşünmemiştik.
Baraj kapakları kapatılmadan mutlaka herkesin, Ilısu Barajının bir hata olduğunu anlatacağını umuyorduk.
Ne yazık ki anlamadılar.
“Hasankeyf’e kıymayın” çığlığımızı duymadılar.
“Hasankeyf’i taşıyacağız” hikâyesi ile herkesi uyuttular.
Benim gibi bir kaçı hariç, bu herkes bu aldatmacaya inandı.
Üç beş eser ve bir kaç mezar dışında taşınan olmadı.
Geriye kalan eserlerin bir kısmı iş makineleri ile yıkılıyor, yıkımdan nasiplenmeyen de sular altında kalacak bu gidişle.
Şayet antik kent sular altında bırakılırsa, ilçe halkı için kurulan ucube yerleşim yerine Hasankeyf denilmemelidir.
Çünkü Hasankeyf bir tarihin, hafızanın, insanlığın ortak mirası olan kadim şehrin adıydı.
Geride kalan üç beş eserle Hasankeyf kurtulmuş olmuyor, sületti ve bütünlüğü olmadığına göre artık Hasankeyf de olmayacak.
Bundan sonra da boşu boşuna kimse kendini avutmasın, bizi de kandırmasın.
Ecdatlarını ve tarihini korumayanlar için Hasankeyf’i yutacak gölün kenarında kurulan yerleşim alanına en iyisi Ilısu İlçesi ismi verilsin.
Çünkü mevcut yerleşim yerine Hasankeyf ismini vermek haksızlık olur.
Baraj gölünde sular yükseldiği an kabul etsek etmesek de, Hasankeyf yok olacak.
“Hayır Hasankeyf yaşıyor” demek, kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir.
Ilısu Barajında ısrar eden ve barajı kabullenenlerin yaşadığı yerleşim alanına da bence en çok “Ilısu” ismi yakışır.
Orada yaşayanlar sahiplenmedikleri ve koruyamadıkları Hasankeyf’in ismini almayı hak etmiyorlar çünkü.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?