KADINA KALKAN HER EL, KIRILSAYDI KEŞKE!

28-11-2017

Kadın Haklarının en çok dillendirildiği, yılda 3 gün vardır.
Birisi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü,
İkincisi 25 Kasım Kadına Şiddete Hayır Günü,
Bir de Anneler Günü,
Bu her üç gün, en çok da coğrafyamızda anlam ve önem kazanıyor.
Cinsiyet ayırımcılığının belirgin olduğu bir toplumda yaşadığımızdan dolayı kadınlar her türlü hak gaspı ve kötü muameleye tabi kalıyor. 
Gazetecilik mesleğim süresince kadına kötü muamele ile ilgili nerede bir hak ihlali yaşanmışsa kendi çapımda üzerime düşeni yapmaya çalıştım.
Siz değerli okurlarım, bu köşede kız çocuklarına ve kadınlara yönelik cinsel taciz ve tecavüz olaylarının üzerine gittiğimi biliyorsunuz.
Batman Sonsöz Gazetesinde bana ayrılan bu köşede hafta içi beş gün yazı yazıyorum.
25 Kasım Kadına Şiddete Hayır Günü, yazı yazmadığım güne denk geldiğinde o güne dair bir şeyler yazmamıştım.
Şehrimizde birkaç mesaj ve yazılı açıklama yayınlama, billboarda birkaç afiş koyma dışında ne bir etkinlik düzenlendi ne de günün anlamına yönelik bir farkındalık oluşturuldu.
Oysa kadına yönelik şiddetin en çok yaşandığı bir coğrafyada yaşıyoruz.
Böylesi bir günü fırsat bilip soruna bir kez daha etkili bir şekilde dikkat çekilmesi gerekirdi.
En basitinden bir panel veya seminer düzenlenebilirdi.
Veya kadın şiddetinin nedenleri üzerinde bir raporlama yapılıp, sonuçları kamuoyu ile paylaşılabilirdi.
Ancak ne yazık ki 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü, her seneninkinden daha sönük geçti bu sene.
25 Kasım nedeniyle sosyal medya hesabımda bir paylaşım yaptım.
Paylaşımımda şu soruyu sormuştum;
Kadına yönelik şiddet türleri;
Fiziksel şiddet,
Psikolojik (duygusal) şiddet,
Ekonomik şiddet,
Cinsel şiddet…
Sizin bu güne kadar uyguladığınız hangisi acaba? diye sormuştum.
Tabi şiddetin egemen olduğu bir coğrafyada hiç kimseden hiç biri şeklinde bir cevap alamadım.
Zaten “ben asla kadına yönelik şiddet, eziyet etmedim” diye bir çıksaydı şaşardım. 
İtiraf etmek gerekirse bu yarım asırlık ömrümü göz önünde bulundurduğumda, son birkaç yıl hariç utanarak ben de bu soruya “hiç birisi” diyemedim. 
Meseleye samimiyet ve ahlak çerçevesinde yaklaşmaz ve öz eleştiri yapmazsak bu sorun hiçbir şekilde çözülmez.
Şiddet kültürü taa “kızını dövmeyen dizini döven” noktadan başlayarak, yaş, mevki ve makam dinlemeden yaşam boyunca devam ediyor toplumumuzda.
Anlayacağınız şiddet, kadını terbiye etme ve koruma gibi bir anlayışla yapılıyor.
Yani meşru ve haklı kılıf bulunarak şiddet uygulanıyor genelde.
Çoğu kez “aile içi mesele” denilerek şiddete göz yumuluyor ve cezasız kalıyor.
Kadına yönelik şiddet konusunda toplumun yaklaşımı son derece yanlış.
Mevcut yasalar da şiddeti önleme ve caydırıcılık noktasında yetersiz kalıyor. 
Kadınlar şiddete uğradığında bunu dile getirme ve hakkını arama noktasında bir sürü engel var.
Lafa gelince “kadın anadır, toprak gibi kutsaldır”
“Kadına karşı türlü fiziki ve ruhsal şiddet, insanlığa yapılmıştır” denilir.
Ama işin gerçek yüzü bu değil.
Güzel ve tatlı sözler, işin sadece görünen bir yüzüdür.
Gerçekten kadına kalkan her elin kırılacağı bir hukuk geçerli olsaydı eminim ki Erkeğin egemen olduğu bir toplumda geriye, eli sağlam çok az sayıda kişi kalırdı.
Keşke böyle bir adalet olsa, uygulansa ve kadına kalkan her el, kırılsaydı.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?