KAVUN, KARPUZ VE ÇÖP MUHABBETTİ

21-06-2019

Batman Sonsöz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hatice Türkan, emeğini acayip pazarlayabilen biridir.

Onun sayesinde biz gazetenin yazarçizerleri de yaptıklarımız değeri görmeye başladık.

Tabi sadece emeğini değil, hayata o kadar pozitif bakıyor ki, bir sıradan çakıl taşını bile yeri geldiğinde değerli kılabiliyor. Onun bu özeliğini anlatabilmek zordur.

Geçenlerde meyve ve sebzenin pazarda ucuzladığını haber alınca, gazeteye emek verenlere bir öğle yemeği vermeyi planlamış.

Benim de içinde olduğum  arkadaşları teker teker arayıp “öğle yemeğine davetlisiniz” dedi.

Biz de saatler öğlen 12 yi bulunca gazetenin yolunu tuttuk.

Gazeteye vardığımda hummalı bir hazırlık vardı.

Hatice Hanım, her arkadaşa bir görev vererek onları onure etmişti!

Bana da karpuz kesme görevini uygun görmüştü.

Yolumu gözleyen karpuzu güzelce bir kestim.

Kavunu kesme görevini, daha önceki günlerde üstlenen Selim Abe’den önce işimi bitirdim.

Herkes görevini bitirince gazetenin her şeyi Gariban Osman da ekmek, kavun, tandır ekmeği ve otlu peynirden oluşan öğlen yemeğini masaya dizip yemeğe buyur etti.

Hatice Hanımın ballandıra ballandıra anlattığı  kavun, karpuzdan oluşan öğlen yemeğine başlamak üzere ofisimizin çok amaçlı masasının etrafında toplandık.

Yemek esnasında söze kim başladı, şu an hatırlamıyorum ama biri halkın çevreyi kirletmesi ile oluşan çöp meselesine değindi.

Bir tarafta Hatice Hanımın o müthiş ziyafeti olan ekmek, peynir, kavun, karpuzu yerken bir yandan da şehrimizin çöp sorununu konuşmaya başladık.

Kavun, karpuz ve çöp muhabbettinde, yaz aylarında şehrimizde kavun ve karpuzun çok tüketilmesinden dolayı bu iki meyvenin artıklarının bertaraf edilmesinde gerekli  özen gösterilmemesi durumunda çevreninin çok kirlendiği ve sineklerin  de arttığını söyledi bir arkadaş.

Söz sözü açar misali, bu sefer başka bir arkadaş bu kez doğanın ve şehrimizin kirliliği ile ilgili başka bir boyut kazandırdı.

Her birimizin birer çevreyi koruma bekçisi gibi kendimizi sorumlu görmemiz gerektiğini söyledi.

Her bir arkadaş çevrenin kirletilmesi ile ilgili karşısındakini nasıl uyardığı ile ilgili bir anısını anlattı.

En ilginç anıyı ise en bedenen yaşlımız, ruhen en gencimiz olan Selim Toprak abe anlattı.

Selim abe çevreye çöp atan bir genç kızla arasında geçen diyalogu anlatmaya başladı.

Diyarbakır Caddesinde yürürken genç bir kız, elindeki ambalaj atığını rastgele caddeye fırlatmış.

Selim abe, hemen harekete geçip “bir dakika bakar mısınız?” diye önce genç kızın dikkatini çekmiş sonra da “siz sabah evden çıkarken hiç aynaya baktınız mı?” diye sormuş.

Genç kız merakla ve biraz da mahcup bir şekilde “hayır der?”

Bu kez “Siz çok güzelsiniz, sizin gibi güzel bir kıza, sokağa çöp atıp kirletmesini hiç yakıştırmadım” demiş.

Kız, mahcup bir şekilde yerdeki çöpü almış ve arkasına bakmadan hızlı adımlarla oradan uzaklaşmış.

Bu derin ve anlamlı sohbetimize vesile olan Hatice Türkan, masada en keyifli oturandı.

Bu sayede bir ilki daha gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşıyordu, kavun, karpuz ve çöp muhabbetti...

Ne güzel değil mi?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?