KIRMIZI KAR, KAHVE RENKLİ YAĞMUR!

31-10-2016

Elli yıllık bir zaman dilimi içerisinde bile yaşanması nerede ise imkansız olan sıkıntılar sorunları yaşadık bu kaç ay içerisinde.

Bu yüzden de moralmen bizi olumsuz etkileyen yeteri kadar problem var etrafımızda zaten.

Yani olağan üstü bir durum ve anormal bir süreçten geçiyoruz.

Hala üç ay önce yaşadığımız darbe felaketinin etki ve sonuçlarından kurtulamadık.

Ayrıca dört yanımızdaki savaşlardan ölümlerden dolayı sinirlerimiz alt üst olduğundan 

fırtınalı, çalkantılı olabildiğince de maceralı bir dönemden geçiyoruz.

Haklı olarak çoğunlukla kaygılı telaşlı ve tedirginiz de.

Belki, “sonbahar yağmurları başımızdaki bu kara bulutları dağıtır” diye umutla bekliyorduk.

Çünkü her yağan yağmurun tüm kirlilikleri kederleri alıp götürdüğüne inanıyorduk.

O yüzden yağmur yağacak dertler bitecek ve yağmurun bizi tedirgin ruh halinden kurtaracağını umarken gökyüzünden “asit ve kezzap yağacak” uyarısı yapıldı. 

Musul'u IŞİD' ten kurtarmak için başlatılan operasyonla birlikte teröristler kent çevresindeki Kükürt kuyularını ateşe vermişti.

Uzmanlar yanan sülfür’ün toz ve gaz olarak atmosfere yükselen söz konusu madde, su ile karışmasıyla birlikte asite dönüştüğünü söyleyerek bu asitin yağan yağmurla birlikte toprağa düşeceğini söylediler.

Hatta uzmanlar asit’e karşı halkı önlem almaya karşı uyardılar.

Yağmur ile birlikte asit yağışının olacağı iller arasında Batmanda yer alıyordu.

Asitten öteye atmosfere yayılan gaz, kükürt’ün kezzaba da dönüşebileceği dilden dile dolaştı.

Sonrada uzmanlar asit ve kezzaba karşı tedbirler sıraladılar:

Yağmur yağdığında dışarıya çıkmayacaksınız.

Olası yağışta Asit yağışı olur, başka bir şey olur. Uzak olacaksınız.

Yerde biriken yağmur suyuna dokunmayacaksınız. 

Üstü açık baraj ve göletlerden suyunu karşılayanlar bu suları bir sure kullanmayacaklardır.

***

Bu uyarıları dilden dile abarta abarta katlana katlana yağmurun yağdığı güne kadar yayıldı.

Ve nitekim yağmur yağmaya başladığında da zorunlu olmadıkça birçok kişi yağış anında dışarı çıkmadı, çoğu kişi çocuklarını da okula göndermedi.

Yağan yağmur ilk saatlerinde her ne kadar havada biriken gaz, toz, dumandan kaynaklı rengi biraz sararmış olarak yağdıysa da korkulan olmadı.

Yağan yağmurdan sonrada asit ve kezzap ile ilgili tartışmalar bitmedi tabi.

İnsanlar psikolojik olarak ta konuşulanlardan, uyarılardan etkilendiler.

Çok az sayıda da olsa nefes darlığı, öksürük ve kusma şikâyetleri olanlar hastanelere akın etti.

İçme suyu ile ilgili şikâyetler arttı.

Hazır su ve arıtma cihazları satanların işi açıldı birden bire.

Yağan yağmur ile ilgili bir tahlil yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz ancak şöyle bir gerçekte var ki yağmurun asit içerme olasısı çok yüksektir.

Sadece kerkükte değil dört bir yanda devam eden savaşlardan kaynaklı atmosfere zararlı birçok gazın karıştığı biliniyor.

Kural tanımayan savaşlarda kullanılan en modern silahlardan dolayı doğal eko sistem büyük tahribat görüyor.

Özelikle endüstriyel tesisler, petrol, doğal gaz ve kükürt hatlarına yapılan sabotajlarla ortaya çıkan endüstriyel kimyasallar biyolojik gazlar ciddi manada bir hava kirliliği oluşturuyor ve halkın sağlığını yağmur yağmadan öncede ciddi anlamda etkiliyor.

Her bir uçak bombardımanı, her bir top atışı ve mayınlı tuzak biraz daha kıyametin yaklaşmasına katkı sunuyor. 

Dedelerimizin 1910’lı yıllarda yağan kırmız kardan söz ediyordular.

Berfa sor”u bir milad olarak görüyordular.

Kıyametin bir habercisi olarak görüyordular.

‘Kırmızı Kar’ ilahı bir uyarı olarak kabul ediyordular.

Tabi o zaman Nassa (uluslar arası havacılık ve uzay dairesi) gibi kurumlar yoktu ve önceden uyarmıyordu.

Oysa gerçek Ortadoğu’daki kum fırtınalarının getirdiği tozun karla yere inmesi ile kırmızıya dönüşmüştü.

Şimdi ise savaşın kimyasal artıkları asit ve kezzap olup başımıza kahverengi olarak yağıyor.

Bu da aslında kırmızı kar gibi bir yerde kıyamettin habercisidir.

İnsanlar birbiri ile savaşa doymadıkları sürece, birbirinin kanını dökmekten bıkmadıkça daha başımıza neler gelecek.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?