KORKAKLARA BİN KEZ ÖLÜM

25-04-2018

Korkaklar ecelleri gelmeden birkaç kez ölürler, cesurlar ölümü bir kez tadarılar. (WiIIiam Shakespeare)

Ben de senin çekingen ürkek ve korkağım ey yeryüzünün halifesi,.

Korkarak zalimin karşısında susan dilsiz şeytanlara döndük.

Hepimiz aynıyız aslında korkak, rezil ve aşağılık; çünkü hepimiz aynı babanın çocuklarıydık.

Senin gibi korkak pısırık ve kuyruğunu kıstırıp susan bir korkak.

Bunu yaparken de kolaylığın adına "Hayır ben korkmuyorum aslında süreç uygun değil,zaman tehlikeli,insanlar herkes susmuş bir ben mi aptal" diyorsun.Bırak kendini ve bizi kandırmayı..

Bırak artık yalan söyleme, salyaların akıyor ağzından, yüreğin yalan köpeğine döndü.

Sen korkaksın hem de korkağın önde gideni. Korkağın en gizemli olanı.

Ben de korkağım, korkaktım, hâlâ korkuyorum senin gibi.

Herkesin cesur zannettiği her dönem kahramanlaştırdığı.

Herkesin kahraman olarak görmek istediği bir korkak.

Susmam bu nedenleydi ta ki o güne kadar.

Bir bahar akşamıydı ve herkesin gecelere aktığı bir ohal geçidiydi Geçişlerin geçit geçit raysal  döşendiği Site/Geçit gecelerinde.

Ben hayallerim Harley Davidson gerçekler Çekoslovak marka Jawa motorumla cheguevara özgürlük şarkıları söylerken.

Rüzgâr bir Pina'yla  dans ediyor,  bulvar köşelerinde eylemci adımlarla, bir saçlarımla halay çekiyordu sokak ortasında isyancı yumruklarla..

Bir de Lyuda Pavlyuchenko ile kurşunlar sektiriyor gecenin sessizliğine.

Aklımda aşk kalbimde sen vardın 6 Mayısın darağaçlarında.

Denizler az önce idama durmuş, darağacı utanca.

Birkaç rutin aramadan geçmiştim henüz şehir aybaşı halini yaşarken kırmızı gecelerde.

Sayısını bilmediğim ve bir türlü bilmek istemediğim son rutin aramaya doğru yelken açmıştım fırınlardan yayılan taze ekmek kokusu şehri aydınlatırken.

Ellerim daha bir  ekmek kokuyordu,ağzım daha bir  süt kokuyordu 15' inde arkadaşlarım faili mevsimlere kurban giderken ve ben küçülüyordum korkunun tünellerinde.

Ve henüz kimseler daha prezervatifin ne olduğunu bilmediği çağlardaydık yaşadığım şehrin tiyatrosuzluğunda.

Son arama, son çay, son ekmek son gülümseme travmalarındaydım hep.

Motorumu sağa çektim.

Kimliğimi istediler kimliksizdim; çünkü daha hiçbir bilincim yoktu.

Korkudan yutkundum,cebimden adına kimlik denilen bir şey çıktı adı eş gali olmayan.

Maviydi lakin mavinin ne olduğunu henüz bilmeyecek kadar kimliksizdi insanlığım.

Sonra dakikalarca süren aramalar, aramalar ve bitmek bilmeyen hakaretler ve aşağılamalar.

Ve sonra cebimden çıkan bir prezervatif.

Ve bir anda etrafımı saran on beş âmâ canavar.

Oysa hepsi de maviydi.

Cehennem dairesi oluşmuştu.

Salyalar akıyor ve küfürler ve hakaretler gittikçe artan bir tonda devam ediyor.

Ben utanıyor,korkuyordum ve sadece ağlıyordum kırıklığıma.

Küfürler anaya, bacıya dine/imana kutsal her değere, halkın anasına,bacısına yolunu şaşırmış her yere.

Dövseler, öldürseler bu kadar yara açmayacak bu kadar derinleşmeyecekti.

En son bomba yüreğime konuldu, pim çekildi ve artık beden küfre  dayanamadı ve kaldırımın kenarına düşüp hüngür hüngür ağlamaya başladı yumruklar sıkılıyken.

Her damlanın ardında korkaklık vardı.Bir şehir depresyona bunalıma ve ardından intihara nasıl koşar  daha iyi anladım.

O kırılma bir dönüm oldu. Kaos fırtına oldu.

Kriz fırsata döndü. Kuru yaprak çınara döndü.

Çamurlu su birikintisi okyanusa dönüştü ve bir daha Allah'tan başka kimseden korkmadım, hele zulümden, zalimden ve şeytanlardan.

On beş kişi yetmez dedim, dünyaya meydan okudum.

Bir küfre bin küfür ettim, ne İskender taktım ne de padişah tanıdım.

Bir tokada yetmez, varsa ulan ciğeriniz bin tokat attın dedim, cellâdın üzerine üzerine gittim.

Kürt olduğumdan, prezervatif taşıdığımdan bir daha utanmadım.

Mavi kimliğin erkekliğiyle övünmedim, kimsenin anasına bacısına küfretmedim, laf ettirmedim düşmanım dahi olsa.

Kadınların barışa ve özgürlüğe giden yol olduğunu ve evrimleşmenin ana kuralı olduğunu gördüm.

O....nun sadece sözde erkekler olduğunu da daha o gün anladım..

Sonra Ahmet abi gibi "Ceketimi yağmurlara astığımdan beri tehlikeli şiirler okurum, dünyaya meydan okurum".

Ben de senin gibi aşağılık rezil bir korkaktım; lakin artık  susmam.

Nereye kadar korkmak, nereye kadar korkarak yaşamak? Korkarsan her yer pislik kokacak hiçbir yer sen kokmayacak.

Korkma sadece bir defa öleceksin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?