KORONAMA KARIŞMA!

21-03-2021

İnsan sosyal bir varlıktır. 
Çevresiyle etkileşim kurmak zorundadır. 
Bu zorunluluk, kendisine bazı yükümlülükler yüklemektedir. 
Kendisine, doğaya, ve diğer insanlara karşı yüklenecekleri yükümlülükle birlikte, tüm bunları yaratana karşı olan yükümlülükleri de hatırlatmak gerekir. 
Kimse benim bedenim benim kararım diyemez. 
Kimse her koyun kendi bacağından asılır da diyemez. 
Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın demekte, bu değirmene su taşımaktır. 
İnsansanız ve yaşıyorsanız, mesuliyetlerinizi bilmeli ve ona göre hareket etmelisiniz.
Kontrol dışı yapılan her hareket, bir sistemi bozmaktadır. 
Buna kendi bedeninizden başlayabilirsiniz. 
Bitki örtüsü, hayvan döngüsü, hava dengesi ve insan hayatı...
Sizin yaptığınız her yanlış, zincirleme olarak hepsini etkilemektedir. Son pandemi olayında bunu birebir yaşadık. Tek kişinin sorumsuzluğu bir köyü, hasta etti. Hastalardan kimisi öldü, kimisi yatalak kaldı, kimisi hala muallakta!
Ama birileri hala bana ne, ben her istediğimi yaparım diyor. Ölüme davetiye çıkarıyor. 
Aslında davetiye çıkarmak tabiri yerine direk cinayette denebilir. 

Kendimden örnek vereyim. Babam yaklaşık 6 ay evde mahkum hayatı yaşadı. Bayramına bile gitmedik, ellerini öpmedik. Uzaktan görüştük, kapıdan döndük, balkondan bakıştık...
Ne oldu, bana bir şey olmaz diyen birisi, onu çok seviyorum diye ona yanaştı. Sanki bizden çok seviyordu onu!
Hastalandı, üstüne annemde hastalandı, günlerce yoğun bakımı eziyetinden sonra, toprağa verdik dağ gibi adamı. Çok şükür annemi bize bağışladı Yüce Yaradan. 
Neredeyse 6 ay geçti sürecin üzerinden ve hala annem eski sağlığına kavuşamadı. Fiziki olarak eski haline dönse bile psikolojik olarak asla eskisi gibi olamayacak. Hiçbirimiz olamayacağız. 13 çocuk ve onlarca torun, hepimiz artık eksiğiz. Her anımızda, her sohbetimizde, her hareketimizde, o boşluğu yaşıyoruz. Bu boşluğu bize yaşatanlara bir şey demek istiyorum; katilsiniz!
Katil demek, sadece eline silah alıp adam vurmak değildir. Bazen direksiyona geçmek, bazen kafayı bulmak, bazen yere izmarit atmak, bazen sokağa maskesiz mesafesiz çıkmaktır...
Şu günlerde dikkat etmemektir, katil olmak. Nasıl olsa mavi olduk deyip sonuna kadar gevşetmektir. Kabul ediyorum, hava güzel, güneş, çiçek, böcek, içeride kalmak zor, ama inanın ölmekten öldürmekten zor değil. 
İllaki çıkacaksanız, kalabalığa değil, doğaya çıkın. Herkesin gittiği yere değil köyünüze gidin. Giderken de sakın olaki ağaca, suya, havaya, zarar vermeyin. Çöpünüzü poşette toplayıp yanınıza alın, izmaritinizi tam söndürüp çöpe atın, külünüzün tamamen söndürüldüğüne emin olun. Ağaçlara zarar vermeyin, mümkünse yenilerini ekin. 
Lütfen kurallara uyun. 
Şimdi maviden sarıya döndük, bu rahatlık olursa, kırmızı günler, yasaklar ve seri ölümler geri gelebilir. Bunu kendimize de başkalarına da yapmaya hakkınız yok! 
Kendimizi toplumdan ayrı olarak konumlandıramadığımız için biz herkesten herkeste bizden sorumludur. 
Yani anlayacağınız, bizim koronamız başta devlet olmak üzere herkesi ilgilendirir!

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?