MARİFET, BOĞULANI BULMAK DEĞİL, BOĞULMALARI ÖNLEMEKTİR

07-07-2019

Yaz denince akla ne geliyor?
Çoğunluğun aklına tatil, eğlence, deniz geliyor.
Biz Batmanlıların aklına ise;
Boğulmalar,
Bunaltıcı sıcaklar,
Anız yangınları dumanı,
Türlü türlü sinek ve haşereler,
Aşırı sıcaklardan ötürü büyük ve küçükbaş hayvan ahırlarının artan kokusu geliyor.
Bu nedenle yaz mevsimini pek sevmeyiz.
Çünkü sularda ölenlerin yası ile geçiyor yaz aylarımız.
Cuma akşamı da bir sulama kanalında bir canımız daha gitti.
Mayıs ayından bu yana kaç evladımızı yitirdik sularda bilemiyorum?
Çünkü ölülerimizin çetelesini bile tutmuyoruz.
Ölen ölüyor, geride acılı anne, babalar ve bizler kalıyoruz çaresizliğimiz ile.
Geçen haftadan bu yana 5 can daha gitti.
2 Kişi Batman Çayında, 
1 Kişi Beşiri Çayında,
1 Kişi Sason Çayında,
1 Kişi de DSİ’ye ait sulama göledinde boğuldu.

Kim bilir yaz mevsiminin sonuna kadar kaç canımız daha gidecek.
Bu yıl yaşanan boğulmalarda iki kardeşin akıntıya kapılıp suda kaybolmasından sonra bir gerçeği daha öğrendik.
Yaygın bir şekilde boğulmaların yaşandığı Batman’da meğerse boğulanları bulacak bir dalgıç yokmuş.
Diyarbakır’dan dalgıçlar getirilip saatler sonra kardeşlerin cansız bedenleri sudan çıkarıldı.
Ondan sonra da her zaman olduğu gibi, birbirlerinin paydaşı, aynı halkanın zinciri olan kamu kurumlar arası karşılıklı suçlamalar başladı.
Valilik Belediyeyi,
Belediye ise AFAD ve DSİ’yi
AFAD da başka kurumu suçladı.

Yaşanan sorunlardan dolayı herkes herkesi suçladı.
Sonunda Belediye İtfaiyesi sorumluluk alarak su altı dalgıç timi oluşturdu.
Keşke boğulanları bulmanın kimin sorumluluğunda olduğunu tartışmak yerine, boğulmaların sebepleri üzerinde daha çok  durulsaydı.
Çünkü asıl marifet boğulanı bulmak değil, boğulmaları önlemektir.    
Keşke bu güne kadar bu canlarımız niye boğuluyor, diye birileri bu işe kafa yorsaydı ve yıllardır devam eden boğulmaların sebepleri yeteri araştırılsaydı.
Şimdi birileri çıkıp “Efendim biz yaz başlarken boğulmalar için gerekli uyarılar yaptık” diyebilir.
Uyarı dedikleri de kuru kuruya bir basın açıklamasıdır.
Oysa bu mesele bir uyarı ile çözülecek bir mesele değildir.
Bir kere bu sorunun hem ekonomik hem sosyal hem de bilinçsizlik boyutu var.
Her şeyden önce Batman’da gençlerin, çocukların eğlenecekleri, serinleyebilecekleri,  spor yapabilecekleri yeteri kadar havuz ve güvenli akarsular yok.
Gerçekleri ve sorumluklarımızı bilmezsek, soruna yanlış taraftan bakarsak daha bir çok kişi boğulur.
Boğulmaların birkaç sebebi var.
Brincisi, nehirler ve akarsuları  kum çıkaran şirketler talan etmiş ve oluşan obruk ve çukurlar tehlikenin en önemlisidir.
Özelikle yaz ayları boyunca görev yapacak olan su altı ve üstü kurtarma timleri nin olmaması diğer bir önemli sebeptir. 
Oysa halkın yoğun olarak suya girdiği çay ve nehir kenarlarında kurtarma ekibi  sürekli görevde olsaydı bu kadar çok boğulma yaşanmazdı. 
Gerçekten merak ediyorum AFAD, DSİ, İl Özel İdaresi, sorumluluk bölgelerindeki alanlarda böyle bir hizmet vermeyecek de ne yapacak?
Boğulma sebeplerine dönecek olursak; 
Nehirler ve çaylarda, girdap ve derin yerlerde, suya girilmesi kesinlikle yasak olan bölgelere ait bir haritalandırma ve dereceleme yapılmamış, tehlike derecesine göre uyarı levhaları ve tedbirleri yok.
Boğulmalarda en önemli nedenlerden biri de ne biliyor musunuz?
...
Bilinçsizlik ve sorumsuzluk.
Bilinçsizlik, sorumsuzluk bu işin neresinde onu da geçen hafta bana gelen bir şikayetten sonra net bir şekilde anladım.  
Çocuğunu kurumların yaz yüzme kursuna yazan velinin yaşadıkları, çocuklarımızın boğulma gerekçelerinden biridir.
Anne, kurs günlerinde her sabah düzenli olarak çocuğunun elinden tutarak kilometrelerce ötedeki yüzme kursuna götürür.
Her kurs bitiminde çocuğuna sorar “yüzmeyi öğrendin mi?
Her defasında “hayır” cevabını alır.
Bir gün merak eder ve kurs saatinin yarısında kapalı havuz alanına girer ve ne görsün.
Hoca bir kenarda telefonu ile oyun oynarken, çocuklar da diz boyundaki havuzda zaman geçiriyorlarmış.
Anne hocaya “kaç gündür çocuğuma soruyorum yüzme öğrendin mi hep hayır diyor bunun sebebini öğrenebiliriyim?” diye sorar.
Hocanın cevabı net olur “Çocuğunuzun burada yüzme öğreneceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü burada kendilerine sadece eğleniyorlar”
Böyle sorumsuz ve bilinçsiz hocalara iş bırakılırsa, kursu denetleyen amir olmazsa, aileler de çocuklarının nasıl bir eğitimden geçtiğini bilmezlerse elbette bir çok çocuk, gittiği kursta yüzmeyi öğrenmez ve yüzme bilmediğinden de her girdiği su, onun için ölüm tehlikesi arz eder. 
Oysa dört tarafı sularla çevrili, ancak yeteri kadar erişebilir ve güvenli yüzme tesislerinin olduğu bir yerde her çocuğun daha ilkokul çağında yüzmeyi öğrenmesi gerekir.
Oysa iddia ediyorum nüfusun % 70’i yüzme bilmiyor ve bilmemesine rağmen suya giriyor.
Sonuç, geçen hafta olduğu gibi haftalık boğulan sayısı en az 3 kişi oluyor.
Şimdi anladınız mı çocuklarımız, gençlerimiz neden boğuluyor

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?