Yeşil ve sosyal alan açısından yetersizlikler ile boğuşan Batman’da var olan yeşil alanlar da betonlaşma tehdidi altında.
Yakın zamanda şu an adliye binasının inşa edildiği Esentepe karşısındaki yeşil alan betona kurban edildi.
Şimdi de kentin en büyük mesire alanı olan Esentepe alanı ile ilgili bir süredir tartışma yürütülüyor.
Esentepe’yi ormanlık ve mesire alanı olarak Batman’a kazandıran, 1975’li yıllarda dönemin Belediye Başkanı Mustafa Ramanlı’dır.
Batman yerleşim alanına yakın en yüksek tepe olmasından dolayı ilk olarak buraya kente su veren depolar yapılıyor ardından da bu alan, ağaçlarla donatılarak yeşil alana dönüştürülüyor.
217.000 metre kare alana sahip Esentepe mesire ve ormanlık alanın bu aşamaya gelmesinde 1980’li yıllardan beri Batman’da Belediye Başkanlığı yapmış bütün kişilerin katkısı bulunmaktadır.
Ataullah Hamidi kendi döneminde (1990’li yıllarda) Esentepe’ye çok amaçlı bir salon ve yüzme havuzu ile bir konuk evi kazandırdı.
Bu tesisler Esentepe’ye daha önemli bir statü kazandırdı.
Ama hiç kimse bir gün gelecek bu tesislerin bahane edilerek Maliye Bakanlığı tarafından Belediyenin elinden çıkarılacağını tahmin etmezdi.
2012 yılında Maliye Bakanlığı sırf bu alanı Belediyenin elinden alabilmek için “yeşil alan olarak tahsis edilen alanda işletme açıldığından tahsisinin kaldırılması” yönünde bir karar almış.
Hazineye ait imar planında da yeşil alan olarak geçen bu alanda 24 yıldan bu yana işletme kurulmuş ama her nedense 24 yıl sonra Maliye Bakanlığının aklına bu alanın amaç dışı kullanıldığı gelivermiş!
Bu alanı Belediyeden amaç dışı kullandığı için tahsisini kaldıran Maliye Bakanlığı, bu kez Diyanetin talebi olmadan cami yapılmak üzere Müftülüğe tahsis etmiş.
Ne yaman çelişki değil mi?
Madem Belediye bu alanı amaç dışı kullanmış ve bu sebeple Belediye tahsisi kaldırılıyorsa o zaman yapılması gereken şu olmalıdır:
Esentepe’deki sosyal tesis amaçlı olarak inşa edilen binalar yıkılmalı, yerine ağaç dikilmeli, mevcut ağaçları daha iyi koruyacak bir sistem geliştirilmelidir.
Ancak bu kararı verenlerin derdi başka görünüyor.
Belediyenin 24 yıl önce kurduğu tesisleri görmezden geleceksin, 24 yıl sonra tesisleri bahane edip, Esentepe alanının büyük bölümünü Belediyeden alacaksın, sonra da Esentepe’yi betonlaştırma amaçlı yeni projeleri hayata geçireceksin.
Bu, düpedüz Esentepe üzerinden siyasi çekişme ve restleşmedir.
Kimin kiminle ne tür siyasi hesap ve davaları var bilmeyiz ve bu tartışmaya da girmeyiz.
Esentepe mesire alanı içerisinde şayet bir camiye ihtiyaç duyulursa yeşil dokuya zarar vermeyecek, uygun bir yerde cami yapılmasına da karşı değiliz.
Ancak Esentepe’de cami inşa etme uğruna bütün bu alanın Müftülüğe tahsis edilip protokol camisi yapılarak, sonra da Esentepe’de vatandaşların dinlenme, gezi, piknik yapma, özgürce dolaşma hakkını elinden alacak bir uygulama asla doğru değildir.
Cami inşa edilirken ve ulaşımı sağlayacak yol yapılırken de yüzlerce ağaç kesilecek, bu yüzdende ciddi anlamda tepkiler olacaktır.
Tıpkı bu sıralar Üsküdar'daki Validebağ Korusu'nun Çamlıca girişindeki ağaçlık alanda yapılmak istenen camii ile ilgili gerginliği, Esentepe alanı için de başlatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Esentepe’nin kime tahsisli olduğundan ziyade geleceği ve işlevi daha önemlidir.
Esententepe mevkinde bir camiye ihtiyaç var diyelim: Bunu yerinin Esentepe’nin en üst noktası olmasına gerek yok. Ulaşım açısından ve vatandaşların erişiminin rahatlığı açısından Eski Devlet Hastanesinin bitişiğinde yola çok yakın bir mesafede cami inşa edilmesi daha uygun olur.
Konforlu ve gösterişli bir cami yerine daha çok işlev gören merkezi bir noktada caminin inşa edilmesi daha doğru bir karardır.
Belediyenin Esentepe’yi halkın hizmetine sunma anlayışı, yeşil dokuyu koruma noktasındaki yetmezliklerinin tartışılması ve bu sorunların giderilmesi sağlanabilinir.
Ancak bu sorun kentin en önemli yeşil alanının Müftülüğe tahsis edilmesi ile çözülemez.
Kaldı ki müftülüğün bu alanı korumak, bakımını yapmak ve geliştirmek için ne elemanı ne bütçesi ne de olanakları vardır.
Bu yüzden Maliye Bakanlığının, Esentepe ile ilgili verdiği kararın kamuoyunda kabul germeyeceğinin bilinmesinde yarar var.
