NEDEN YAZIYORUM BİLİYOR MUSUNUZ?

31-03-2017

Bu ara yine dağınık ruh halim ve umutsuzluğum üstümde.

Bunu her seferinde ilk his eden Batman Sonsöz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hatice Türkan oluyor.

“Fark eder etmez de bir şekilde bana ulaşıp “Yine Ne Oluduuuu” diye soruyor.

Ne oldu’yu her seferinde biraz daha uzatıyor.

Uzatmasının sebebi de benim hislerimin boşuna olmadığını bildiğindendir.

Bu ara yine “ne oldu”yu sık sık soruyor bana.

Dedim ya bu ara çok dağınık ruh halim ve umutsuzluğum üstümde.

Bazen bahar geldi, en sevdiğim mevsimdeyim diye kendi kendime umut aşılamaya çalışsam da bir işe yaramıyor.

Sanki paramparça olan ruh halimi bir araya getirmek mümkün değil gibime geliyor.

Her bir parçada ayrı bir acı ve kaygı.

Çünkü uzun süredir hayata hiçbir şey yolunda gitmiyor.

Kaygı, endişe ve üzüntülerimi kişisel manada anlamayın.

Genel anlamdaki gidişattan söz ediyorum. 

Bu gidişle işlerin yolunda gitmeyeceğini bildiğimden de umutsuzluktan kurtulamıyorum bir türlü.

Geçen sene bu vakitlerde yine aynı bu köşemde benzer bir yazı yazmıştım.

“Boşuna baharı beklemeyin, gelmeyecek” diye karamsar bir yazı kaleme almıştım.

Nitekim gelmedi de.

Üstüne üstelik içerisine yaşamımızda büyük bir tahribata yol açan darbe girişimini bile içinde barındıran uğursuz bir yıl yaşadık.

Bazen tam umutlarım yeşeriyorken bir uğursuz el yine her şeyi tersine çeviriyor.

Bu durum karşısında yazmaya okumaya da küstüğüm oluyor.

Farkında olmadan kırıcıda olabiliyorum.

Çünkü düşüncelerimin, gerçek duygularımın önünü öfke geçiyor zaman-zaman.

Ben olmaktan uzaklaşıyorum yani.

O anlarda da hayallerimi tek tek ellerimle öldürüyorum.

Bu kez de korkularımla, umutsuzluğumla baş başa kalıyorum.

“Yaşanan her şey bir oyun, bir masaldır” diye kendimi avutmaya çalışıyorum.

“Neler geçmedi ki, buda geçer” diyorum.

Sonrasında da hayatın bütün zorluklarını omuzlayarak yola devam ediyorum.

Adım başı sevgiden, merhametten yoksun kalpsız insanlarla karşılaşıyorum.

Her limana demir atanları görünce bir kez daha insanlığımdan utanıyorum. 

Birbirilerini karşılıksız seven benim gibi deli arkadaşlarım bütün bu karamsarlıklar içerisinde hayata tutunmam için ellerimden tutuyorlar.

Kibirden ve nefretten uzak, omuz omuza veriyoruz onlarla.

Kocaman kocaman sarılıyoruz birbirimize.

Sonra da dostlarım sayesinde yeniden hayata sarılıyorum.

Yazmam, okumam gerektiğini çünkü mürekkebin akmadığı yerde gözyaşı ve kanın akacağını düşünüyorum.

Böylece her gün her gün kalemimi elime alıp başlıyorum yazmaya.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?