OYUN KALİTESİMİ, BARAJ MI ÖNEMLI?

11-01-2015

Türkiye demokrasisi açısından en büyük sorun 60’ın üzerinde siyasi  parti olmasına rağmen seçimlerde, barajı geçebilecek parti sayısın 3; en fazla 4'ü geçememesidir. Bu da, Türkiye’deki bütün renklerin TBMM’de temsiliyet noktasında  sorunlara neden olmaktadır.

Anayasa Mahkemesi (AYM) yüzde 10'luk seçim barajının düşürülmesi konusunda yapılan başvuruyu, yetkisizlik gerekçesiyle ve oy çokluğuyla red etmesi ile baraj üzerinden, Ak Parti ve HDP’liler tarafından  yapılan tartışma başka bir boyut kazandı.

Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın “HDP lezbiyenler, biseksüeller, translar da dahil olmak üzere farklı seçmen gruplarının oylarını da almıştır” sözleri  tartışmalara neden oldu.

HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın “Sayın Arınç’ın oyu LGBT’lerin oyundan makbul değildir” ifadelerine paralel bir konuşma yapan Demirtaş “Bize oy verenlerin, cinsel kimliğiyle alay edecek kadar alçalmışlar” dedi.

Seçim barajı gibi can yakıcı bir sorun, demokrasimizin önünde çelikten bir zırh gibi dururken ve siyasilerin bu sorunu diyalog ile çözmeleri çabası içerisinde olmaları gerekirken, konun farklı bir zemine çekilmesi, hiç de doğru değildir.

Oyu cinsiyetle, inançla, meslekle, kimlikle özdeşleştirerek bunun üzerinden birbirlerini, karalamak utanılacak bir durum!

Aysun Kayacı’nın bir Tv programında  “Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi?” sözlerinin başka bir boyutudur, sayın Arınç'ın başlattığı tartışma.

Konu seçim barajı iken, dikkatleri başka bir konuya çekerek, kafa karışıklığı yaratmak hiç de doğru değildir.

Seçim barajının, ileride demokrasimize ne tür zararlar vereceğini, tahmin edemiyor sayın Arınç  herhalde.

HDP genel seçimlerde "Bu kez bağımsız adaylarla değil, parti olarak gireceğiz" demesi, çok ciddiye alınacak bir mevzudur.

Sayın Demirtaş, yaptığı açıklamada "Bu noktada biz kesin  kararımızı verdik" diyor.

Bu kararın nasıl, nerede ve hangi şartlarda verildiğine ise bir açıklık getirmedi.

Her fırsatta katılımcılıktan, şeffaflıktan söz eden HDP’nin, böylesi bir hayati kararı verirken, tabanı ve diğer muhatapları  ile konuyu, yeteri kadar tartıştı mı acaba?

Diğer muhataba açıklık getirecek olursak;  başta Abdullah Öcalan olmak üzere  PKK, DTK   ve her seçimde itiffak kurduğu siyasi parti ve toplumun farklı kesimlerini kastediyoruz.

Önemli karar süreçlerini, muhattap ve paydaşlarla değerlendirdikten sonra olgunlaştıran  HDP’nin seçim barajı gibi önemli bir mevzuyu, kısa sürede kararlaştırması mümkün değildir..

Seçimlerde HDP’nin bağımsız adaylarla mı yada parti olarak mı gireceğiyle ilgili kararı henüz tam olarak karar verdiğine inanmıyoruz.

Sanırım HDP eş başkanının sözleri bir siyasi taktikten ibarettir.

Azınlıkların, Dezavantajlıların, tüm ezilen halkların birleştiği Halkların Demokrasi Partisi (HDP)’nin seçimlere parti olarak girip baraja takılması, barış sürecini de zora sokar.

Ayrıca bir kesim tarafından, her ne kadar HDP sadece bir Kürt partisi olarak lanse edilmek isteniyorsa, HDP duruşu ve politikaları ile  bütün ezilenlerin, dezavantajlıların  partisi olmayı başarmıştır.

Bu partinin TBMM’de olması da Türkiye demokrasisi açısından bir kazanımdır.

Cumhurbaşkanı seçimlerinde HDP’nin %10’luk baraja yakın bir oranda oy alması, elbette önümüzdeki seçim ile ilgili karar verirken, göz önünde bulundurulması gereken bir olgudur.

Ancak genel seçim ile cumhurbaşkanı seçimlerindeki durumu,  birbiri ile karıştırmamak gerekir.

Cumhurbaşkanı seçimlerinde, kişi faktörü vardı; genel seçimlerde ise bir sürü kişi faktörü, rol alacak.

Kişiler faktörünün sonuçlarını, yerel seçimlerdeki tabloda gördük. HDP’nin kalesi olarak görülen birçok yerde, belediye başkanı adaylarının aldıkları oy oranı % 50 ile %60 arasındaydı.

HDP genel seçim ile ilgili karar verirken,  henüz üzerinden bir sene geçmemiş, bu gerçeği de göz önünde bulundurması gerekir.

Tabiki isabetli adaylar, iyi bir çalışma ile HDP’nin %10’luk barajı geçmesi, sürpriz olmaz. Ancak  “Ya barajı  geçemese" yi de, herkesin iyi hesaplaması gerekir.

 Muhafazakar oyları alması beklenen HÜDA-PAR’ın, HDP’nin tabanından da oy almaya başladığını, daha ilk seçimde gördük.

HDP’yi bekleyen buna benzer, birçok olumsuz faktör daha var .

Geçen genel seçimden buyana daha önce HDP’ye oy veren ve bağımsızlığı savunan kesimler, 2 siyasi parti kurdular.

Bunlar da, HDP’ye oy kaybettirecek gelişmelerdir.

Diyelim ki, HDP barajı aşamasa ne olur?

Her şeyden önemlisi, barış süreci tehlikeye girer.

TBMM’de temsiliyet hakkı bulamayan HDP, bağımsızlık ve Özerkliği inşa girişimine başlar.

Silahlı mücaadele, tekarardan güçlenebilir.

Bunun gibi, birçok ihtimal daha sıralanabilir.

İşte bu gerçekler işığında seçim barajı değerlendirilerek, genel seçimler öncesi bir karar vermek gerekir.

AK Parti Hükümeti, isterse seçim barajı sorununun aşılacağını herkes biliyor. Ancak bu güne kadar, seçim barajı yüzünden en karlı çıkan parti, Ak Parti olduğundan barajda ısrar ediyor.

Temennimiz, HDP’nin seçimlere parti olarak girmek istemesi ve Ak Parti’ninde %10’luk seçim barajındaki ısrarı, seçimlerden sonra ülkemizi bir kaoso sürüklememesidir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?