SANDIĞA GİTMELİYİZ ÇÜNKÜ…

30-10-2015

Tarihi günlerden birini daha yaşıyoruz.

Uzunca bir zamandır bıçak sırtında yaşıyoruz. Savaş ve barış arasında mekik dokumakla geçiyor hayatımız.

Anlayacağınız pamuk ipliğine bağlı hayatımız.

Tam da bu süreçte, Meclise göndereceğimiz isimleri seçeceğiz.

Bizi temsil edecek insanlara bugün sandık başına giderek oy vereceğiz.

Verdiğimiz oylar, savaşa mı hizmet edecek, yoksa barışa mı vesile olacak, buna karar vereceğiz.

Diğer bir deyişle, hem kendimizin, hem bölgemizin, hem ülkemizin, hem de yanı başımızda olu oluk kanın akıldığı Ortadoğu’nun kaderini tayin edeceğiz.

Bu topraklarda, bir oy’un bu kadar kıymete bindiği bir süreç daha yaşanmadı bence.

Oy’umun rengini bu sayfada belli etmeyi etik bulmuyorum ama oy’umun barışa olduğunu söyleyebilirim.

Peki, sizden ne mi istiyorum?

Elbette oy kullanmanızı… Hangi partiye olursa olsun mutlaka ama mutlaka sandık başına gitmenizi…

Şöyle düşünmenizi istiyorum, seçimlerin seyrine etki edecek oy, belki de senin oy’undur.

Barış, senin vereceğin oy’la gelecek belki de ülkeye.

Tepkilerinizi, kin ve öfkenizi anlıyorum. Haklı da buluyorum elbette.

Barış isterken kendinizi savaşın ortasında bulmanız sizi kaygılandırmış olabilir.

7 Haziran’da sandıktan çıkan iradeye neden saygı gösterilmedi diye serzenişte bulunmanızı da anlarım.

Ancak tüm bunlara inat, iradenizi tanımayan kesimlere karşı, sizi savaşa sürükleyen siyasilere yine en büyük tepkiyi, sandıkta oy kullanarak vermelisiniz.

Çünkü bize yaşatılanların bir amacı da bizi sandıktan uzaklaştırmaktı şüphesiz…

Anlayacağınız, tepkisel olarak sandığa gitmediğinizde bile birilerinin ekmeğine yağ süreceksiniz.

Bu nedenlerden dolayı oy’unuzun rengini bulanık ruh hallerinden çıkarıp Pazar sabahı kararlı bir şekilde sandık başına gitmeniz gerekir.

Oy’unuzun rengini nasıl mı belli edeceksiniz?

Bu gece başınızı yastığa koyup derin derin düşüneceksiniz. Gözlerinizin önündeki sis perdesini kaldırıp yaşananlara üçüncü bir göz gibi bakacaksınız.

Çözüm sürecinin başladığı günlere gideceksiniz.

7 Haziran seçimlerinden önce yaşananları hafızalarınızda yoklayacaksınız.

Seçimlerden sonra yaşananları teeeek teeeek düşünüp aklıselim bir şekilde yorumlayacak ve vicdanınız hangi renge dönüşürse Pazar sabahı oy pusulasında mührü o renge vuracaksınız.

Sorumluluk almaktan kaçıp oy kullanmamayı düşünüyorsanız, koca bir teeesüüf eşliğinde derhal bu düşünceyi terk etmelisiniz.

Zira oy vermeyerek da sandıktan çıkacak sonuca etki edeceksiniz.

Bunun vebali ise kendi iradenizle oy vererek üstlendiğiniz sorumluluktan çok daha ağırdır aslında…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?