SAVAŞTA NEDEN EN ÇOK FAKİRLER ÖLÜR?

27-07-2015

30 yıllık çatışmalı ortamın ötelediği, biriktirdiği, hasıraltı ettiği bin bir sorun var karşımızda.

Dört bir tarafımızda ormanlar, yeni biçilmiş tarlalar, dereler vadiler sorumsuz, duyarsız ve aptal insanların çıkardıkları ateşlerle yanıyor.

Diğer bir tarafta da savaşlardan, çarpık kentleşme ve sanayileşmeden kaynaklı, küresel ısınmandan kaynaklı aşırı sıcaklarla boğuşuyoruz.

Yani anlayacağınız bin bir dert ve sorun var başımızda.

Sorunlardan kaynaklı onlarca yazılması gereken konu var önümde ancak bütün bunlardan daha hayati bir mesele varken çevresel ve kentsel sorunları yazamıyor insan.

Bu sorunlar, bu bereketli ve cennet topraklarda yaşamı bize adeta cehenneme dönüştürdü yıllardır.

Barış süreci başladığından bu yana biriken sorunları konuşma fırsatını bulmuştuk.

Ayrıca hırsızlık yapanlar, dolandırıcılar, çocukları uyuşturucu ile zehirleyenler, savaştan nemalananların da maskesi düşmüştü.

Kolay yoldan öyle zengin olmak zorlaşmıştı.

Devlete ve onu yönetenlere hesap soranları “teröristsin” diyecek kozları elinden alınmıştı.

Silah tüccarlarının pazarına giden paralar, daha gerekli ve hayati ihtiyaçlar için harcanıyordu.

En önemlisi de varoş semtlere, gariban köylere gelen cenaze sayısında ciddi sayıda azalma olmuştu.

Şimdi sanki bu sayfa kapanacak ve sorunlarımızı yeniden öteleyeceğimiz bir çatışmalı dönemin habercisi olan öldürmeler yine başladı, bölge kentlerinde ve sokaklarda çatışmalar, silah ve siren sesleri gelmeye başladı.

Hiç de özlemediğimiz barut kokusu ve gaz kokusunu yine hissediyoruz.

Anlaşılan yine yoksul cenazelerin ardı ardına geleceği, ağıtların yakılacağı günler bizi bekliyor.

Güya ülkenin birliği, ülkenin huzuru için, ülkenin bağrından çıkan çocukları öldürülüyor.

Ülkeyi koruma adına kendi çocuklarını öldürmenin dışında bir yol yok mudur?

Bu ülkenin halklarını birbirine düşman eden, kırdıran nedenler siyasidir.

Otuz yıldır bu ülkenin evlatları “bu”cu “şu”cu diye öldürülüyor.

Savaşarak bir yere varıldı mı?

Sadece mezarlıklarda üzerlerinde “şehit” yazılan binlerce ölüden başka bir eser var mı ortada?

Barut ve gençlerin kanı kokmasın bu topraklar.

Jean Paul Sartre “savaşı zenginler çıkarır fakirler ölür” diyor

Biz de diyoruz ki yeter artık bu kadar yoksulun annesinin ağladığı.

Bir daha hiç kimse, kimsenin kurşunu ile öldürülmesin bu topraklarda.

Çekin elinizi masum insanların hayatı ve kanı üzerinden.

Bu ülkenin filintaları ölmesin, analar ağlamasın artık, yeter!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?