SEÇİM VAATLERİNİN DEĞİŞMEZİ KÜRT MESELESİ

11-06-2018

Otuz yıldır oy kullanma hakkını elde etmiş biriyim.  

80’lı Yıllardan bu yana, geleceğimizi şekillendiren siyasetin içinde yer almadan, dışarıdan gözlemleyen biriyimdir.

Hatırladığımdan bu yana her seçimde siyasiler, seçmenlerden oy almak için çeşitli vaatlerde bulunurlar.

24 Haziran Seçimleri için de vaatler havada uçuşuyor.

Her seçimin ve her siyasi partinin değişmez vaatlerinden biri de yine Kürt meselesidir.

Son bir hafta da siyasiler, Kürt seçmenlerden oy toplamak için Kürt sorununu çözümünü sık sık dillendirmeye başladı.

Hüda Par’ın desteklediği ve eski İl Başkanı Bağımsız Milletvekili Adayı Aydın Gök “Yüzyıllardır sadece kendi ülkemizde değil Kürtlerin yaşadığı bütün alanlarda on binlerce insanımızın hayatına mal olmuş bir Kürt meselesi var. Emin olun ne devlet ne iktidarlar ne de şu ana kadar ‘Ben Kürt halkı için meydanlardayım’ diyen insanların hiçbiri bu konuda Hüda Par kadar samimi değildir” diyerek partisinin bu konudaki tavrını açıklıyor.

Ak Parti Batman Milletvekili Adayı Murat Güneştekin ise 16 yıllık iktidarları döneminde ülkede kangren halini almış birçok sorunun büyük bir özveri ile çözüldüğünü belirterek “Kürtlerin en büyük Partisi Ak Parti'dir. TRT Kürdi ile bu coğrafyanın asli dillerinden Kürtçeye yayın serbestliği getirdik. Anadilde eğitim konusunda önemli mesafeler aldık. Kamuda kılık kıyafet serbestliği getirdik ve en önemlisi bir insanlık suçu olan işkenceyi sıfırladık. İşkence suçlarının zaman aşımına uğraması veya idari para cezasına çevrilmesi artık mümkün değildir”  diyerek Kürt meselesini büyük ölçüde çözdüklerini belirtiyor.

Kürt sorununu 'hak ve adalet' ekseninde ele aldıklarını ifade eden Sadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise Kürt meselesinin sadece Türkiye'nin meselesi olmadığını, Türkiye, Irak, İran ve Suriye'nin bir araya gelerek hak ve adalet ekseninde bir çözüm üretilmesi gerektiğini söylüyor.

Seçim bildirgesi çerçevesinde toplumsal barış başlığı altında Kürt sorununa bakışını özetleyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "İsterseniz buna Kürt sorunu, isterseniz toplumsal barış sorunu deyin, bu sorunun çözüm yeri TBMM'dir Bu sorunu 35–40 yıldır çözemedi. Siyasiler İnsana insan olduğu için değer vereceğiz. Biz hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Herkese eşit davranacağız. Ben hangi haklara sahipsem, Hakkâri’deki, Rize'deki, Tekirdağ'daki vatandaş da aynı haklara sahip olacak. Bu sorunu kim çözecek. Cevabı çok basit. Bu işi demokrasiye inanan, terörle mücadeleden ödün vermeyecek, birlikte yaşamaya inanan kişiler çözer. 16 yıldır çözemedin, 4 yılda çözeceğiz" diye bir hedef ortaya koydu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener  ise  "Kürt meselesi değil, Güneydoğu meselesi dedik. Çünkü Kürt meselesi dediğiniz zaman şöyle bir şey oluyor: Şuurun altına şöyle bir mesaj iletiyorsunuz. Kürtler problem, bu problemi kimse çözmedi biz çözeceğiz” diyor.

Bağımsızlıkçı Kürtlerin Türkiyeleşmesinden rahatsızlık duydukları, Milliyetçi Tük Seçmenlerin de bölücü ve ayrılıkçı olarak değerlendirdiği HDP ise Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt Sorunu’nun barışçıl yöntemlerle çözülmesi, özgürlüklerin, hukukun hayata geçirmekle mümkün olacağını söylüyor.

Anlayacağınız herkesin meseleyi çözme gibi bir derdi, seçimden seçime ortaya çıkıyor.  

Bunu daha fazla oy almak için mi söylüyorlar yoksa herkes bu sorunun çözülmesi ile birlikte Türkiye’nin her açıdan daha iyi bir duruma geleceğini bildikleri için midir çözmek zor?

Ama bir gerçek de var ki;

Bu sorunun ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşundan buyana süregelmesinin en büyük nedeni, siyasilerin çözüm noktasında samimi davranmaması ve ortaklaşmamasıdır.

Daha önemlisi de;

Bu meseleyi daha çok siyasi malzeme yapmalarından dolayı çözüm bulunamamasıdır.

Umarım her seçimde olduğu gibi siyasiler seçim bittikten sonra bu önemli meseleyi yine tozlu raflara kaldırılmazlar ve ortak mutabakatla meseleye köklü bir çözüm bulurlar. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?