SİLAHLARIN GÖLGESİNDE BİR SEÇİM!

13-10-2015

7 Haziran seçimleri ne de güzel bir havada geçmişti değil mi?

Diyarbakır Caddesinde siyasi partilerin lokalleri 100’er metre arayla açılmış, flama ve posterleri iç içe karışmıştı.

Propaganda araçları Batman sokaklarında özgürce dolaşıyordu.

Batman tarihinin en kalabalık ve coşkulu mitingine şahit olmuştuk.

Bir de seçimde milletvekilliği için yeterli oyu alıp seçim barajına takılan olmayınca seçim akşamı Batman sokaklarında karnaval havası hâkim olmuştu.

Herkes serbestçe seçim çalışması ve seçim sonrası kutlamasını özgür ve korkusuzca yaptı.

Kısacası Batman’da 7 Haziran seçimleri, adeta bir demokrasi şöleni havasında geçti. 

Gerçi seçim gününe kadar ortamdan memnun olanlar sandıklar açılıp oylar sayılınca ve istedikleri oyu almadıklarında “seçmene baskı vardı “dediler ama hepimiz de biliyorduk ki o iddialar, seçim mağlubiyetinden kaynaklı bir çıkıştı sadece.

7 Haziran seçimlerinin sonucuna bakmaksızın ortam ve şartları hepimizin zihninde yer bırakmıştı.

Ancak bizlerin ortamından memnun kaldığımız seçimlerin sonucu, birilerini memnun etmediği için 1 Kasım’da yine zoraki sandık başına getiriliyoruz.

Bu yüzden bir seçim havası yok memleket genelinde.

Bunun en önemli sebebi de 7 Haziran’daki şartlar, 1 Kasım seçimleri şartlarıyla aynı değil.

Çatışmaların yeniden başlaması ile şimdi bölgede ve Batman’da çok gerilimli bir hava hâkim.

Seçimlerin nasıl bir ortamda yapılacağından ziyade, seçimlere 15 gün kalmasına rağmen seçimlerin yapılıp yapılmayacağı ihtimali üzerinde duruluyor daha çok.

1 Kasım seçim sürecine girilen bu günlerde, ortada seçime dair ne bir renk, ne bir işaret ve ne de bir çalışma var.

Seçim gününe 15 gün gibi kısa bir süre kalmasına rağmen bu güne kadar siyasi partilerin yaptığı çalışmalar sadece aday belirleme ve adaylarını sade bir basın açıklaması ile kamuoyuna tanıtmak oldu.

Seçim lokali açma ile ilgili tek gelişme ise AK Parti cephesinde yaşandı.

Diyarbakır Caddesi üzerinde Cumartesi günü bir seçim lokali açacaktı, Ankara’da patlama yaşandığı için açılış törenini iptal ettiler.  

AK Parti dışında lokal çalışması yapan hiçbir siyasi parti yok gibi.

Büyük ihtimalle diğer siyasi partiler seçim lokalleri açmayacak. 

CHP seçim süresince lokal açmayacağını, propaganda aracı ile seçim çalışması yürütmeyeceğini ve miting yapmayacağını açıkladı.

HDP cephesinde ise Ankara’da yaşanan katliamın yası var.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yaptığı açıklamada can güvenliğinden dolayı büyük mitingler yapmayacağını açıkladı.

HDP’nin seçim çalışmalarını kısmen veya tümden askıya alması, diğer siyasi partilerin çalışmasını da bölgede etkileyecektir.

HDP seçimle ilgili tutumunu her ne kadar Ankara’da yaşanan katliamla ilişkilendiriliyorsa da aslında en önemli sebep bölgede şiddetlenen çatışmalardır.

Çatışmaların şiddetlenmesi nedeniyle hala bölgede birçok ilçede sokağa çıkma yasağı devam ediyor.

Güvenlik ağı her gün biraz daha genişliyor.

12 Eylül’den sonra ilk kez şehirlerde askeri birlikler görev alıyor.

DBP’li belediye eş başkanları, seçilmiş meclis üyeleri, HDP il ve ilçe yöneticileri tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. 

En önemlisi de hemen hemen her gün bölgede ve Türkiye’nin diğer illerinde çatışmalarda yaşamını yitirtenlerin cenazeleri kaldırılıyor.

İşte böylesi olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.

Anlayacağınız 1 Kasım seçimleri şayet yapılacaksa silahların gölgesinde yapılacaktır.

Bu yüzden çok gerilimli ve hassas bir süreçten geçiyoruz.

Ancak ne pahasına olursa olsun bu seçimi demokratik ve özgür bir ortamda geçirmek için herkes çaba sarf etmelidir.

Bunun için çatışmaların bir an önce durması, ölümlerin yaşanmaması gerekir.

Başta geçici hükümet ve AK Parti’ye çok iş düşüyor bu noktada.

Örgütün 1 Kasım’a kadar ilan ettiği eylemsizlik kararına itibar eder etmez, dikkate alır almaz, kendilerinin bileceği iştir.

Gerilimli havanın dağılması için seçimlere kadar askeri operasyonların ve tutuklamaların durması için çaba sarf etmeleri gerekir.

Seçimde çıkacak sonuçla oluşacak hükümet, 1 Kasım’dan sonra çatışarak mı, müzakere ederek mi bu sorunu çözer, iş başına geleceklere bu kararı bırakmak gerekir.

Geçici hükümetin operasyonların durması yönünde böyle bir kararı vermesi için AK Parti’nin bölge milletvekili adaylarının mutlaka genel merkezler düzeyinde girişimlerde bulunması gerekir.

Gerilimin tek sorumlusu geçici hükümet ve AK Parti’dir demiyoruz.

Ama bu gerilimi düşürmede ve seçimin güvenli ve demokratik bir ortamda yapılabilmesi noktasında kendilerine çok önemli görevler düşüyor.

Bu yüzden hükümetin çatışmaların şiddetini düşürecek adımlar atılması önemlidir.

Bu adımlar atıldıktan sonra gerilimli havanın dağıtılması için sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler de buna katkı sunmalıdır.

Herkes, gerilimli havanın dağılıp demokratik seçim koşullarının oluşması için katkı sunmaya mecburdur.

Çünkü her şeyden önce hepimizin huzura, barışa ve demokrasiye ihtiyacı var.

Bu da ancak şeffaf, adil ve demokratik bir seçimle mümkündür.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?