SÜRAHİ VE BARDAKLAR YENİDEN MASALARDA YERİNİ ALMALI?

14-06-2019

Bir okurum önce  “Batman’ın içme suyu kirli midir ?” diye sordu.

Yılların bir çevrecisi ve her kirlilikle mücadele etmiş biri olarak “bildiğim kadarıyla hayır” dedim.

Bildiğim kadar hayır derken de kafadan atmadım.

Halk Sağlığı Kurumu, Batman’ın şebeke suyunun kirli olmadığını söyleyince okurum bu kez asıl sormak istediği soruyu sordu.

“Madem Batman’ın suyu kirli değil, neden eskiden olduğu gibi sürahi veya litrelik petlerde çeşme suyu önümüze konulmuyor?” diye sitem etti.

Siteminde son derece haklı olan vatandaşın sorduğu soruda aklıma gelen iki ihtimal;

Birincisi kazanç sağladıkları için,

İkincisi de kendilerine ek uğraş çıkarmamak için…

Ancak hazır su, vatandaşın bütçesine dokunduğu için kendince şebeke suyundan ücretsiz olarak doya doya içmek istiyor gittiği lokanta ve kahvehanede.

Tabi sadece kahvehane ve lokantalarda değil, pastane, cafe, internet cafe, çay bahçesi yani tüm işletmelerde su paralı.

Öyle ki artık normal yaşamda da hazır su tüketmek, şehrimizde bağımlılık haline gelmiş.

Hazır su tüketilmesi durumunda her gün on binlerce atık pet şişe ortaya çıkıyor.

Bir kısmı toplatılıyor, bir kısmı da çöp olarak sokaklara atılıyor.

Evlerde bile birçok kişi hazır su tüketiyor artık.

Oysa yapılan analizlere göre Batman’ın suyu tertemiz ve rahatlıkla içilebilir durumda.

Hem lokantalar bu suyu rahatlıkla yoğurda karıştırıp ayran olarak müşterisine veriyorsa demek ki su kirli değildir.

Dediğim gibi hazır sudaki en büyük gerekçe, kazanç elde etmektir.

Hazır suyu da iki hatta birçok yerde üç katı fiyatına satıyorlar.

İki litre suyu 5 Lira,

Bir litre suyu 2,5 Lira,

0,50 Gr suyu 1.5 Liraya satan işletmeler var.

Belediye suyunun tonu ise 2 lira bile değildir şu an.

Sadece ve sadece 1 lira 76 Kr.

Yani anlayacağınız farkında olmadan yazın bu sıcak günlerinde ortalama 5 TL, sadece içme suyuna para ödüyoruz.

Daha doğrusu ödemek zorunda bırakılıyoruz.

Okurumun da dediği gibi çünkü kimse sürahide bardakta müşterisine su vermiyor.

Belki veren bir iki yer ya kalmış ya kalmamıştır.

Hepsi de su parasını hesaba ekliyor.

Yani eskiden su beleşti şimdi ise parayla, hem de az parayla değil.

İşletmeler öyle bir hal almış ki neredeyse yakında oturma parasını bile alacaklar.

Hatta Hasankeyf ve Nusaybin Beyaz Su, Kozluk Engebir gibi mesire ve işletmelerde oturma parasını ayrı alıyorlar.

Şehirde de bu kültür yavaş yavaş oturmaya başladı.

Geçenlerde bir arkadaş bir kahvehaneye oturur, bir süre sonra müşterisine sormadan işletmedeki garson masasına bir çay ve su bırakır.

Doktorda randevusu olan arkadaş, bir şey içmeden gideyim belki aç karna tahlil film isterler diye tedbirli gitmek istediğinden nazikçe “sağol ben içemem demiş”.

Kahvehane sahibi hiç nazik davranmadan “sen içmesen de senin altındaki kürsü içiyor” demiş.

Arkadaş bu tavır karşısında şaşkına dönmüş ve haklı olarak bir şey demeden oradan kalkmış.

Bu örnek, kazanç hırsının, esnafımızı nereden nereye getirini gösteriyor.

Dileğim esnafın, sadece kazancını düşünmekten vazgeçmesi ve yeniden masalarda sürahi ve bardaklar yerini almasıdır.

Bu sayede hem israf önlenmiş olur hem kirlilik oluşmaz hem de su parası vatandaşın cebini yakmaz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?