SURİYELİLER DİLENCİLERDEN RAHATSIZ!

06-03-2016

Başlık bazılarına çok çarpıcı veya yanıltıcı gelebilir!

Maalesef yanıltıcı olan var olan durumdur!

Komşumuzda iç savaş olup insanlar bizim topraklarımıza doğru akın ederken fiili bir durum oluştu. İnsanlar anavatanlarından, bütün malvarlıklarından sıfatlarından, statülerinden ve her şeylerinden kopup geldikleri için derin bir travma içerisindeydiler.

Bu kadar yoğun travmatik vaka ile karşılaşan halkımızda travmatik bir ruh haline kapıldı. Şoka girdi, mantıklı düşünme yetisini kısmen kaybetti!

Kendilerince rasyonel düşünen ve her krizi fırsata çevirenlerse, soğukkanlılıklarını her ortamda muhafaza etme hasletine sahip üçkâğıtçılardı.

Suriye sınırı suni bir sınırdır. İtilaf devletleri, köyleri, şehirleri hatta evleri ikiye bölüp sınır çekmiş, diğer tarafa geçişi pasaporta bağlamıştır. Yoksa dil, din, kültür, mutfak, dna dizlimi, ten rengi, mutfak ahengi, duygular, düşünceler hep aynı.

1940’lı yıllarda ülke kıtlık çekerken de bölgemizi besleyen tek kaynak Suriye idi! Dedem hep anlatırdı, “sala xelaye….”

Üç kağıtçı demişken, işte bu tenleri, renkleri ve kafa yapıları bir ama sınırın her iki tarafında da olan bu zevatlar, travmanın yaşandığı acıların dağlandığı ortamda ortaya çıkıp, menfaat devşirmeye kalkıştılar.

Bir taraftan Suriyeli kardeşlerimizin acılarını pazarlıyorlar, diğer taraftan bizim yardımseverlik duygularımızı törpülüyorlardı.

Her cadde sokak ve trafik lambasında yapışıp, “Suri mağduri, yardım” diyerek halkı adeta bıktırdılar. O dedelerimizi besleyen asil insanları, dilenci kimliğiyle özdeşleştirdiler.

Halbuki bu çakalların çoğu sınırın bu tarafından yani Türk pasaportu taşıyanlardandı. Diğerleri de onların Suriye tarafın da ki muadilleriydi.

Ama halk Suriyelileri hep onlarla tanıdı. Onlardan soğudu, yardımseverlikten soğudu, insanlıktan soğudu…

Halbuki yanlıştı, bunların Suriyeli olduğu da insanların bakış açısı da oluşan algı da takınılan tavır da!

Suriyeliler asil insanlar, okumuş, gürmüş, sanatı, edebiyatı, dini, imanı bilen insanlar! Bu insanlar devletin verdiği imkanların yanında kendileri de çalışıyor. Öyle herkesten de yardım almıyorlar. Berberlik yapan doktorlar, tamirci çıraklığı yapan mühendisler, boyacılık yapan futbolcular, tuvaletçilik yapan hafız ve alimler var. Ama dilenen gerçek Suriyeli yok!

Suriyeli çakkallar var!

Her milletin ifrazatı olduğu gibi bu milletinde bir ifrazatı var ve bunlar tüm bir milleti kirletiyorlar!

Biz bu kirliliğe kanmayalım!

Gelen temiz kardeşlerimizi sahiplenelim. Zaten gerçek Suriyeliler bizden para pul değil biraz sevgi ve ilgi istiyorlar. Dedelerinin dedemize yaptıkları yardımları da vurgulamıyorlar. Çünkü onlar mecburdu buna, tıpkı bugün bizim mecbur olduğumuz gibi!

Bu arada başlıkta ki cümle deprem haftası münasebetiyle, Cumartesi buluşmalarında konuk ettiğimiz Afad Batman İl müdürümüz sayın Fevzi Bakır’a ait. Sayın Bakır’ın Afad ile ilgili diğer anlattıklarını arkadaşlarımız gazetemizin diğer sayfalarında aktaracaklar. Ben bu cümleye büyük önem atfettiğim için bunu açmayı seçtim.

İnsanların algıya değil doğruya odaklanmaları dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?