TOPLUMSAL BARIŞIN SELAMETİ İÇİN

13-01-2017

Daha çok yerel sorunlarımıza odaklanalım, bu konuda yazılar yazalım diyoruz bir süredir.

Yerele dair söylediklerimizin ve yazdıklarımızın bir faydası oluyor mu, bilemiyorum?

Ama sorumlu yurttaşlık gereği her gün burada farklı bir konuya değiniyoruz.

Tabi dünyanın ve ülkemizin genel gidişatı içerisinde yaşanan olağanüstü gelişmeler yüzünden çoğu kez yazdıklarımız çok anlamsız ve yersiz kalıyor. 

Batman’daki pencereden dünya ve ülkede yaşananları analiz edip yazmaya çalışsak bu sefer birileri “bunlar kendini büyük bir yazar sanıyor” diyecek.

Her ne kadar günümüzde teknolojik gelişimlerle dünya gittikçe globalleşip küçülüyorsa da çok önemli konular hariç daha çok yerel ve bölgesel konulara değiniyorum yazılarımda.

Bu gün önemli bulduğum için hayati ve genel bir meseleye değineceğim.

Hepimizin ortak temennisi olan “Toplumsal Barışın Selameti” konusunun gerekliliğine dikkat çekeceğim.

Ülke olarak büyük sıkıntılar yaşadığımız bu dönemde en çok ihtiyacımız olan şey, iç barışımızı ve kardeşliği elden bırakmamızdır.

Geride bıraktığımız yıl içerisinde yaşadığımız başta barbarca darbe girişimi ve diğer tatsızlıkların Emperyalist emeller için yapılan birer plan olduğu noktasında hemen hemen herkes ortaklaşıyorsa bu tuzağa düşmemek gerekir.

TBMM’de Anayasa değişikliği görüşmeleri esnasında yaşanan gerilim, toplumsal barışın selametine zarar verecek türdendir.

Oysa bu zor süreçte bizim daha çok toplumsal barışımızı güçlendirecek gelişmelere ve hamlelere ihtiyacımız var.

Bu önemli adımları atmada en büyük iş Hükümete düşmektedir.

Toplumsal barışı bozmaya çalışan FETÖ’cülerin bir zamanlar yaptığı gibi Ak Parti’yi yıpratmak ve başarısız kılmak için bazı güçler çaba içerisindeler. 

Toplumda gittikçe şöyle bir kanaat oluşmaktadır;

Birileri kişisel çıkarlar ve siyasi farklılıklar nedeni ile geçmişten beri sorunlu oldukları kurum ve şahıslarlardan bu süreçte intikam almaya çalışıyor, bunlara özelikle dikkat etmek gerekir.

Kesinlikle bu tarz kişilere bu süreçte fırsat verilmemelidir.

Toplumsal yaşam gereğince, tüm siyasi farklılıkların birbirine saygı duyduğu huzur ve toplumsal barışın selameti için daha çok çalışmak gerekir.   

Elbette kimse kimseyi sevmek zorunda değil.

Ama saygı ve anlayış göstermek zorundadır.

Bu zor süreçte yapılması gereken en önemli şey, vicdanlarımızın kapısını sonuna kadar açık tutmaktır.

Ülkenin selameti için her şeyden önce bu gerekli ve önemlidir.

Bunun için gerilimlerden, kavgalardan ve intikam gibi yanlış duygulardan kaçınmak, uzak durmak gerekir. 

Her şeyden önce empati yapmak gerekir.

Kendimize yapılmasını istemediğimiz haksızlığı başkasına yapmamamız gerekir.

Birlikte barış ve huzur içinde yaşamının en önemli formülü budur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?