TÜKETTİKÇE TÜKENİYORUZ

15-12-2014

!

Kentimizin hızla betonlaştığının, toprağının suyunun kirlendiğinin, yeşil örtüsünün yok olduğunun farkında mısınız?

Dicle Nehri ve Sason üzerinde enerji üretim uğruna yapılan barajlarla, birer birer yok edildiğinin farkında mısınız?

Türkiye’de yapılmakta olan ve yapılan, binlerce “HES” projesinden Batman sınırları içerisinde 2 tanesinin bitirildiğini, bununla birlikte 3 tanesinin daha  yapılacağını biliyor muydunuz?

Özgür akan nehirlerin, hapsedilen derelerin “HES”ler yüzünden zamanla kuruduğunun ve suyun sadece insanlar için değil, tüm canlıların yaşam için ortak ihtiyacı olduğunun farkında mısınız?

Meraların hızla konut alanlarına, sanayi bölgelerine ve imara açıldığını görmüyor musunuz?

Kentimizde her petrol araması ve petrolün çıkarılmasında, rafine edilmesinde doğamızın biraz daha kirletildiğini bilmeyen var mı?

Tabiatı koruma adı altında, çıkarılan yeni yasalarla başta Hasankeyf’teki 1. derecede sit alanı olmak üzere,  sit alanının yeniden değerlendirmeye alınıp kamu yararı adı altında, yatırımlara açılabileceğinin farkında mısınız?

Kıt kanaat durumdaki ormanların hızla yok edildiğinin, kum ve taş ocaklarının doğal yaşama büyük zararlar verdiğini görmüyor musunuz?

Bütün bunlara zemin hazırlayan ve doğa katliamına sessiz kalan, kuşkusuz biz insanlarız.

Bu olumsuzluklardan sorumlu bizler, çılgın bir tüketim anlayışı ile doğanın kirletilmesini, yok edilmesini kabullenmiş bir durumdayız.

Her şeyin en lüksü, her şeyin en lezzetlisini kapma derdinde insanlar.

Doğa yok olmuş, kaynaklar pervazsızca tüketilmiş ve bu kimsenin umurunda değil.  

Oysa ne kadar tüketim, o kadar da üretim ihtiyacı doğuyor.

Üretim arttıkça, enerji açığı da artıyor. 

Doğal kaynaklar birer birer kirlenip yok oldukça, bizler de tükeniyoruz. Yok oluyoruz!

Hazır suya esir olmuş bir toplum, içine düştüğü acınacak durumu görmüyor ne yazık ki.

Günden güne kirlilikten dolayı, artan ölümcül hastalıkların farkında değil.

Kapitalist modernitenin ihtişamlı zevki sefaları, toplumu sarmış sarmalamış.      

Tüketim alışkanlığı, en çok da enerji ihtiyacının doğmasına neden oluyor.

Kentselleşme ve enerji üretimi adı altında tarihimizi, kültürümüzü, doğamızı yok sayan anlayışa itibar edilmemelidir.

Çılgınca bir tüketim anlayışına dayalı yaşamı reddetmek gerekir.

Sürdürülebilir ve sağlıklı bir yaşam için doğamızın aynı zamanda yeşil alanların rant uğruna yatırımlara peşkeş çekilmesine, bir an önce dur demeliyiz.

Bunun için de her şeyden önce tüketim çılgınlığına son vermeli, doğamızı kirletmemeliyiz

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?