Türkiye’nin iç ve dışa dönük savaş politikalarına her gün bir yenisi ekleniyor.
Gerilimli ve riskli bir dönemden geçiyoruz.
İçerde ve dışarıda olağanüstü bir hareketlilik var.
Musul’a gönderilen askerler nedeniyle Irak’la savaşın eşiğinde sayılacak bir gerginlik yaşanıyor.
Yanlış Suriye politikasının bir sonucu olarak uçağını kahramanca düşürdüğümüz (!) Rusya ile savaş her an başlayabilir.
İçerde PKK ile savaş, dört birçok cephede her zamanınkinden daha kapsamlı bir şekilde devam ediyor.
“PKK ile organik bağı var” diyerek PYD de terörist ve tehdit olarak ilan edildi, zaman zaman saldırılar yapılıyor.
Dünyanın son en büyük baş belası olan IŞİD’e yönelik operasyonla bazen sınır dışına da taşıyor.
Ergenekon operasyonlarının bir benzeri, Gülen cemaatine karşı yürütülüyor.
Suriye ile filen olmasa da gizliden gizliye 3 yıldır savaş halindeyiz.
İsrail dünyada da ahirette de her zaman düşman zaten.
Yine İran ile Suriye politikalarından dolayı her an nelerin yaşanacağı bilinmiyor.
Yavru vatan Kıbrıs’la bile sıkıntılar yaşandığı basına yansıdı.
Hatta asrın su projesi olarak adlandırılan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışını yaptığı Türkiye’den Kıbrıs’a su ulaştıran hattın vanalarının bile kapatıldığı iddiası basında yer aldı.
Neredeyse okyanusları da aşarak tüm dünya ile savaş başlatacağız.
Bırakın okyanus ötelerini, herkes uzaylılarla ne zaman savaş başlatılacağını merak etmeye başladı.
Hiç olmasa o çok gururla övünçle söz edilen askeri savunma ve savaş teknolojisine, uzay savaşları verebilen araçlar da dahil olur!
Ardı ardına iktidar partisinin önerisi ile TBMM’den savaş tezkereleri çıkarılıyor.
İçerde, dışarıda dost ve güvenilecek kimse kalmadı neredeyse.
Herkes Türkiye’ye düşmanmış gibi bir yaklaşım sergiliyor.
Türkiye’nin müttefik ve dost ülkeleri kala kala Azerbaycan gibi birkaç küçük ve güçsüz Türkî Cumhuriyet kaldı.
Ve bu kadar gerilim ve yalnızlık içerisinde bunu bir başarı ve kahramanlık olarak görenler var.
Oysa her savaş yıkım, ölüm, mağduriyet demektir.
Her bir gerilim ABD gibi emperyalist güçlere ülkemizde incirlik gibi yeni işgal alanları yaratmaktır.
Her bir savaş ABD’nin etkisine daha fazla girip ona muhtaç olmaktır.
Tehlike çok büyük, Türkiye içte ve dışta hızla bir savaşa sürükleniyor.
Türkiye bir yerde Libya, Irak ve Suriye gibi anlamsız bir savaşın içerisine çekilmek isteniyor.
Biz Batman’da bunu net bir biçimde görüyor, gelecekte olabilecekleri tahmin edebiliyoruz.
Türkiye’yi yönetenler bunu nasıl göremiyor ve nasıl bu kötü gidişatta dur diyemiyorlar.
Savaşa hızla sürüklenen Türkiye’nin acil bir fren yapması gerekir.
İçerde ve dışarıdaki sorunların savaşla değil diplomasi ile müzakere ile çözülmesi için adımlar atılması gerekir.
Bir an önce ABD ve NATO’nun strateji ve çıkarları için savaşa sürüklenmesi planının bozulması gerekir.
İçerde de dışarıda da komşularımız ve bütün uluslarla barışımızı inşa etmenin mücadelesi verilmelidir.
