Bu Ramazan’da herkes iş gücü bırakmış adeta muhtaçlara yardım işine soyunmuş.
Siyasi partiler,
Meslek Odaları,
Sanayici ve işadamı dernekleri,
Kamu kurum ve kuruluşları,
STK ve Vakıflar,
Ramazan Ayı boyunca yaptıkları yardımları adeta şova dönüştürerek sosyal medyada ve basın yolu ile reklamını yaptılar.
Bu pandemi döneminde sosyal mesafe ve sokağa çıkma yasağını hiçe sayanlar bile oldu.
Yardımı duyan koştu, kuyruklar ve izdihamlar oluştu.
Kimisi 10 bin,
Kimisi 5 bin,
Kimisi 3 bin,
Kimisi Bin aileye yardım ettiğini duyurdu.
Ama yine de “yardım almadım” diye sitem eden yoksullar var halen.
Basın ve sosyal medyaya yansıyan rakamlara bakarsanız, 50 binin üzerinde aileye yardım yapılmış.
Buna rağmen muhtaç durumda yardım ulaşmayan halen birçok aile var.
Bu rakamlar doğruysa, tablo korkutucu.
Demek ki şehrimizde nüfusun yarısı, yoksulluk sınırının altında.
Ve demek ki günlük sadaka ve nafakalarla bu sorun çözülmez.
Şayet gerçekten de bu kadar çok yoksul varsa, daha gerçekçi çözümlerin acilen bulunması gerekir.
Yıllardır her Ramazan’da aynı yardımlar yapılıyor.
“Yardımlaşma doğru değil” demiyorum elbette.
Şova dönüştürmeden imkânlar ölçüsünde muhtaçların ihtiyacını karşılamak için yıllardır biz de fedakârlıklar yapıyoruz.
İyi niyetli ve sırf Allah rızası için yapılan yardımlarda gönüllü çalıştığımız da oldu.
Ancak daha gerçekçi ve kalıcı çözümlere ihtiyaç olduğuna inanıyorum.
Bir hayırseverin, bir tüccarın, iş insanının, zekâtını ve sadakasını gösterişe kaçmamak sureti ile yoksula vermesi elbette hayırlı bir davranıştır.
Ancak kamu kurumları, siyasi partiler, odalar, sanayici ve iş adamı dernekleri ile STK’ların yoksullukla mücadelede sadece yardım dağıtarak sorunu çözme anlayışında olmaları, bana doğru gelmiyor.
Madem işsizlik ve yoksulluk temel sorunumuzdur, o zaman daha fazla istihdam alanları yaratmak için çalıştaylar, projeler ve yatırımlar için gayret edilmesi gerekir.
Mesela ellerinde yardım kolileri ile şov yapacaklarına, onun yerine istihdamı alanlarını artırmak, Türkiye Petrolleri ve yan kuruluşlarının istihdamda öncülüğü Batmanlılara vermelerini sağlamak için uğraş vermeleri gerekir.
Gündelik yardımlar ve nafakaları dağıtmak, özel ve kamu kurumlarının öncelikli görevi değildir.
Madem yoksulluk, şehrimizin bir gerçeğidir, odalar, kamu kurum ve kuruluşları, dernekler, siyasi partiler, sanayi ve iş dünyası birlik olup kalıcı çözümler peşine düşsünler.
Yani öncelikle çözüm odaklı düşünüp proje üretsinler.
Yardım şovu yerine, işsizlik ve yoksulluğa çözüm olacak kalıcı çözümler bulsunlar evvela.
Artık herkesin, bu gerçeği anlaması ve bu doğrultuda çaba sarf etmesi gerekir.
