VAHH LIMIN BİRİNDARIM YAR CORONA...

MURAT BOZKURT

4 yıl önce

Bir ölüm kaç para ediyordu buralarda ben vurulurken hep bu aralar? 

Öyle aşk acıları yaşıyorduk ki alçak insanoğlu coronalar sinek vızıltısı bir rüzgar misaliydi... Vahh lımın, vahhh lımın  Bırindarım İçeriden İçeriden yar içeriden Kes bağrım ey corona. İçeriden kes ki kanasın kapanmayan tüm yaralarım. 

Kaç bahar geldi geçti Kaç ki ayrı yazıldı Kaç kere de vuruldum Yine de Ne bir de Ne de bir ki Bitişik yazılmadı ki Yalnızlıklarım ve ölümlerim  Sayılsın ki... 

Sokaklar ölüm kokuyor, coronalar ölüm kusuyor, caddeler ölüm havlıyor.. Avcılar işbaşında, fakirler avlanıyor, aşk ihanetçişeri  balık avlıyor, sonra da acıodk deyip denize atıyor yolu katliamlar niyetine.. Oltanın ucunda yem niyetine garipler, Oltanın başında kapitaller. Hayırlı olsuna gelmiş dünürler.. Eskiden cornalarımız vardı trafikte görgüsüzce çalanlar..Teyy tey teyyyyyyyy, tiririiiririirirriii ki zava ki zava CORONA ZAVA hey ki buke ki buke C3ZZAM2 buke hey.Şimdi de kapıyı çalmadan içeri giren coronalarımız var tüm aşklara ve veremlere inat.. Bir de koronafobik aşklarımız doğdu psikolojik aşk yetmezliğinden... Sevgi kurtaracak diyordu  dünyayı tüm şairler, kimse inanmadı oysa bilinmez bir bulmacanın sevgisizliğinde yakalandık hep zombilere... Ruhumuzu ve beynimizi temizlesek virüsler bizi teğet geçecek diyor haber bültenleri...  284 nolu odayı öldürdüler. Bıraktılar ezilen çiçekleri umursamayı.Ambulansı sağa kırdılar önce sonra da sola sapladılar. Oku dediler, aşkı vurdular. Sev dediler, elde sigara yaralar açtılar.  Yeni dünya düzeni için virüsler bile  değişmeyen tek şey değişimdir, deyip  değişime ayak uydurdu.. İnsanlıksa nedense hiç değişmiyordu ilkel benliğinden sıyrılıp.. Tarih tekerrürden ibaretti ve 1920 ispanyol gribi ölümlere ölümler yeni doğumlara gebeydi.

Sabah gittiğin Gece geldiğin yollar ikiydi Sen yolları üçledin Tanımadığımız bir Ebola niyetine..  Bir Ahmet Kaya şarkısının  şiirsel (Orhan Kotan, Halkların Kardeşliği Adına şiiri) ezgisinde yükseliyor H1N1 100 milyon kişi ölüme bahar var, aşk var diyende...Bütün aşklar kirlenmiş ve aşk kalmamıştı artık stoklarda. Halklarsa susuyor ve coronalar bağırıyordu sokaklarda  yumruklar sıkılı, gözler  pörtlemiş...Ya şa sın  Coronaların kardeşliği... 

Sabah yoluna az geldiğim  Gece yoluna uz giitiğim  Seni  SARSa sarsa  içimdeki yara  tuz bastığım/ sarıldığım  Üçüncü yolun sonundayım artık  Cüzzama yoldaş vebam neyse  Cezama razıyım deyip  Bir sonraki ölümün adı kalleş olsun diyerek  doğacak bebeğimin adını şeytanın kulağına fısıldıyorum. Yeni düzenin yeni dünyanın coronadan sonraki  ölüm makinası C3ZZAM2 virüsü ve tribal aşk enfeksiyonu bir de çırılçıplak coronalar...  Vahh lımın, vahhh lımın  Bırindarım İçeriden İçeriden yar içeriden Kes bağrım ey corona. İçeriden kes ki kanasın kapanmayan tüm yaralarım;  yoksa aşk, virüs tanımaz.. Şimdi sen aşıkları da ayırıyorsun değil mi öyleyse sen de düşesen aşka da belki   göresen aşk nece olur... 

HAKLARIN KARDEŞLİĞİ ADINA   "Yeni bir dünya için kardeşler Yeni bir dünya için bu kavga Bu kan bu zulüm Yeni bir dünya için kardeşler Yeni bir dünya için bu sabır Bu kin bu sancı Bu dağlarda vuruldu boyunduruk Kınalı türkülerin boynuna Halkların kardeşliği adına Bu dağlarda deşildi gebe kadınların karnı Bu dağlarda boğazlandı istiklal-i tam Oysa namlular daha soğumamıştı Ekmeğimiz yoktu Mermimiz yoktu Bin can ile Bir umut ektiğimiz Toprağımız yok Dağlar gibi yığıldı ölüler Ve ayaklar altında namusumuz Lanetlenmiş Aç çoluk çocuk Kadınlarımız davarlarımız Haldan bilmez Geçit vermez kanlı zilan Of off offf be Tifüs ve kanser Ve siyatik Difteri Kalp yetersizliği ülser vesaire Ve cümle illeti muzır haşeratın Bir de açlık Bir de zulüm Bir de zindanlar Issız bir uğultudur doğanın padişahı Fideler cılız Dağlarda umudun hazin sancısı Toprağın bağrında tohum Kan revan içindedir Ve kan revan içindedir türkülerimiz Kış günüdür güller açmaz Dallarda bülbüller ötmez Can arzular elim yetmez Vahh lımın Bırindarım İçeriden İçeriden yar içeriden Kes bağrım yar içeriden İşte namus İntiharı düşünür kederinden Ve bu boş tencerenin Onulmaz kahrı Utanır kendi kendinden Birebir vermeyen toprak Karasaban Yaşlı öküz Sabi sübyan Aç susuz Ne giden Ne beklenen var Ve dağlarda Çırılçıplak eşkıyalar     Orhan Kotan

YAZARIN DİĞER YAZILARI