ALŞASXCDOJNGRWZ

12-06-2016

Yazının başlığından bir şey anlamadınız herhalde.

O zaman anlamak için yazının tümünü okumanızı tavsiye ederiz.

Her ne kadar bu güne kadar hiçbir zaman yazılarımızda meramımız tam olarak anlaşılmadıysa da belki bu yazı sayesinde bir kez olsun biraz anlaşılırız.

Efendim, sırf kamusal çıkarları savunduğumuzdan dolayı yazılarımız birilerinin canını sıkıyormuş.

Yazdığımız doğrular karşısında söyleyebilecekleri sözleri olmadığından ve karşımıza çıkamadıklarında olacak ki sürekli dostlarımıza bizimle ilgili sitem ediyorlar.

“Ne istiyorlar bizden bunlar ?” diyorlar.

Samimiyetle söylemek gerekirse kendimiz için kimseden özel istediğimiz bir şey yok.

Yani bir menfaat çıkar beklentimiz yok.

Ayrıca kimseye karşı kin, öfke ve nefret duyguları da beslemiyoruz.

Sadece ve sadece kendilerinden istediğimiz, topluma karşı sorumluluk bilinci ile hareket etsinler. 

İlkeli bir duruş sergilesinler.

Bu kente karşı aidiyet duygusu beslesinler.

İnsanlara tepeden bakmasınlar.

Her gün saf, ortam ve renk değiştirmesinler.

Çıkarları için halka sempatik davranmaya çalışmasınlar.

Görev ve sorumluluklarının bilincinde olsunlar.

Biz kendilerinden bunları istiyoruz diye birileri bize karşı “küstüm oynamıyorum” moduna giriyor.

Neyse içinde bulunduğumuz bu mübarek günlerin hatırına kimseler bizden küsmesin diye bir süre dikkatli davranacağız.

Çünkü biliyoruz ki tıpkı Ramazan davulcuları gibi bizden de birileri rahatsız oluyor.

Oysa Ramazan davulcularının amacı oruç ibadetini yerine getirmek isteyene yardımcı olmaktır.

Yani temel amaçları hayırlı bir görev için topluma hizmet etmek ve uyandırmaktır.

Aslında biz basın emekçilerinin bir bakıma yaptığı iş de davulcuların yaptığı işle örtüşüyor.

Çünkü bizim gibi onurlu bir şekilde görevini yapmaya çalışan basın emekçileri haksızlığa, vurguna, zulme, dolandırıcılıklara karşı yazdıklarımızla toplumu uyandırmayı hedefliyor.  

Ancak biz uyandırma noktasında davulcular kadar etkili ve başarılı olamıyoruz ne yazık ki.

Tokmağımız onların ki kadar ses çıkarmıyor.

Bu yüzden yeteri kadar sesimiz duyuramıyoruz galiba.

Ramazan davulcuları çıkardıkları gürültü ile oruç tutan tutmayan kim varsa herkesi uyandırmayı başarıyor.

Oruç tutanları sahura kaldırmak için asırlardır devam eden bir gelenektir davul çalmak.

Davulun henüz icat edilmediği yıllarda ses çıkaracak iki cismi bir birine vurarak, kimisi de avazı çıkana kadar bağırarak oruç tutanları sahura kaldırıyordu.

Bu önemli işlevi yerine getirdikleri için Ramazan davulcularına özel önem veriliyordu.

Davulcusu olmayan mahalle ve köylerde ise birçoğu uykuda kaldığı için sahursuz yani bir şey yiyip içmeden oruç tutuluyordu.

Çalar saatler, akıllı telefonlar icat olunca Ramazan davulcularına pek ihtiyaç kalmadı.

Gerçek davulcuların yerini sanal davulcular aldı.

Ancak her şeye rağmen hala birçok yerleşim yerinde davulcular yıllardır süren geleneği sürdürüyor.

Herhalde onlar da kendilerine çok gereksinim duyulmadığını bildiklerinden dolayı yaptıkları işi çok özenle yapmıyorlar son yıllarda.

Heveslerini heyecanlarını kaybetmiş gibi bir halleri var.

Örneğin cemaati sahur kaldırmak için çaldıkları davulun ritmini  bu sıralar bir türlü tutturamıyorlar.

 Kimisi düğün havası, kimsisi mehteran marşı, kimisi cenaze marşı, kimisi de, ne çaldığını bilmeden davula ratgele tokmağı ile vurarak dang dung sesler çıkarıyorlar.

En çokta dang dung ses çıkaran davulcular insanları uyandırmayı başarıyorlar.

Acaba biz de yazılarımızla uyuyan toplumu haksızlığa, hırsızızlığa, hukuksuzluğa karşı uyandırmak için dang dung metodunu mu geliştirsek düşüncesi ile rastgele tuşlara bastım bu gün.

Bu uyanış için etkili olur mu bilmem ama sonuçta “ALŞASXCDOJNGRWZ” mesajı çıktı ortaya.

Şimdi soruyorum; ey ahali dang dung mesajı ile  şimdi uyandınız mı?

Uyandıysanız şayet bundan böyle yazılarımızda bu metodu uygulayacağım.

Yani davulcuların yaptığı gibi dang-dung ritmi ile yazılarımı yazmak için klavyenin tuşuna rastgele basacağım.

Hem bunun için fazla kafa yormaya emek harcamaya da gerek yok.

O zaman belki alınan küsende olmaz bizden!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?