Seçimler yaklaştıkça siyasi partilere katılımlar da başlamış oldu.
En yaygın ve ses getiren katılımlar ise aşiretlerin katılımları oluyor.
7 Haziran seçimlerinde ilk aşiret katılımı, Beşiri’de gerçekleşti. Alikan aşiretinin HDP’ye katıldığını sosyal medya aracılığı ile duyduk.
Katılımın HDP’ye olduğunu duyunca şaşırdık tabi.
Oysa Alikan aşiretinin büyük bölümü zaten HDP’lidir.
Beşiri Belediye Eş Başkanı Mustafa Öztürk, Alikan aşiretinin bir bireyidir.
Onun gibi HDP’de aktif siyaset yapan ve önemli görevlerde bulunan onlarca insan da Alikan aşireti mensubudur.
Aşiretçilik elbette bölgemizin inkâr edilemez bir gerçekliğidir.
Alikan aşireti de Batman’ın önemli ve geniş aşiretlerinden biridir.
HDP’de olduğu kadar, AK Partide, Hüda Par ve CHP’de de aktif siyaset yapan bireyleri vardır.
Yakında diğer siyasi partilere de bu aşiretten katılımlar duyarsanız şaşırmayın.
Aşiretler içerisindeki kısır çekişmeler, aile içi sorunlar, liderlik çekişmeleri görüş ayrılıklarına ve farklı siyasi partilere katılımın en önemli nedenleridir.
Bu sorun sadece Alikan aşireti içerisinde değil diğer aşiretler içerisinde de yaşanıyor.
Yakında diğer aşiretlerde de katılımlarla ilgili hareketlenme başlar.
Katılım sezonu açıldığına göre bölük bölük, manga manga, kortej halinde Batman sokaklarında siyasi partilere katılımlara şahit olacağız.
Çok yadırganacak bir durum aslında şu seçim öncesi siyasi partilere aşiretsel katılımları.
Neden diye sorarsanız;
Bir aşiretin lideri veya ileri geleninin, aşiret bireyleri üzerinde siyasi belirleyiciliği olmamalıdır.
Çünkü bu, düşünce özgürlüğü açısından sakıncalı bir durumdur.
Örneğin şu aşiret bu partiye oy verecek veya vermemelidir diye bir karar çıktığında bu resmen dayatmacılık olur.
Dayatmacılığın olduğu yerde ise özgürlükten demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
İnsanların belli bazı değer ve kaygılar için birlikte hareket etme ve dayanışma içerisine girmeleri tabi ki yanlış değildir.
Ancak aşiretsel siyasi bağlayıcılık bu çerçevede değerlendirilemez.
Aşiretsel katılım siyasi partiler açısından da risktir ve çok büyük kazanımlarının olduğu da söylenemez.
Çünkü siyasi partilerin il ve ilçelerdeki teşkilatları zaman içerisinde aşiretlerin etkisi altına girebiliyor ve zaman içerisinde aşiret, siyasi partiden daha çok öne çıkabiliyor.
Çevremizde bunun onlarca örnekleri var.
Hangi siyasi parti, hangi il ve ilçe teşkilatı üzerinde baskın ve etkin ise o konu başlı başına bir meseledir.
Ancak ne yazık ki HDP de dahil tüm siyasi partilerde aşiret, hemşerilik ve bölgecilik üzerinde beliren güçler net bir biçimde görünmektedir.
Bu da özelikle HDP’nin siyasi anlayışı ve ilkeleri ile pekişmeyen bir durumdur.
Bu süreçte HDP’nin bir aşiret veya ailenin partiye katılımını reklâma dönüştürmemesi gerekir.
Elbette kitlesel destek ve katılımlar moral açısından çok önemlidir ancak bu destekler, doğru temeller, isimlendirme ve yöntemlerle gerçekleşmelidir.
