AZADİ VE HAPİSHANE

01-02-2015

Cezaevi, tutuklu kimselerin yattığı ve özgürlüğün kısıtlandığı yer anlamındadır.

Azadi ise Kürtçe ve Farsçada özgürlük anlamına geliyor.

Bu ülkenin tezatları tıpkı Batman Cezaevi ve Azadi Parkı gibidir.

Hep yan yana, karşı karşıyadır.

Balpınar Beldesi yolunun bir tarafında yüzlerce kader kurbanın kaldığı bir cezaevi var.

Yol kenarında tam cezaevinin karşısında Azadi (özgürlük) Parkı bulunuyor.

Kim bu parkı akıl edip yaptırmışsa isabetli düşünüp karar vermiş.

Çünkü bu parkta yeşeren özgürlü, cezaevinin soğuk beton duvarlarını aşarak cezaevindeki bütün mahpuslara umut ve sabır oluyor.

Çünkü daha önce cezaevine görüşe gelen aileler, saatlerce cezaevi kapısında ayakta kalıyordu.

Belediye, örnek bir yaklaşımla daha önce moloz yatağı olan parkı yeşil alana dönüştürerek isabetli bir karar verdiği için kendilerine teşekkür ediyoruz.

Cezaevi ve Azadi Parkı gün boyu birbirine bakar ve bu ülkenin garipliklerine onlar da şaşırırlar.

Cezaevi, en üst düzeyde güvenlik önlemleri ile korunuyor.

Yüksek duvarlar, kameralar, dikenli teller, aydınlatma sistemi, gözetleme kuleleri ile korunuyor.

Azadi Parkına ise yaşlı ve hasta bir eleman bakıyor, koruyor temizliyor.

Bu kameralar ve gözetleme kuleleri Azadi Parkını da görebiliyor.

Bir bakıma burası da cezaevinin güvenlik şeridi içerisinde sayılır.

İkisinin görev ve amacı birbirine zıt ise de neticede kamusal alandır.

Çok olmadı 4 yıl önce inşa edildi Azadi Parkı ama çok olmadan kamelyaları, oturma bankaları, hatta çöp bidonları bile kısa sürede tahrip edildi.

Yine görüşe gelen ziyaretçiler parkın içerisindeki alana araçlarını park ederken, defalarca camları kırılarak araba içerisindeki eşyaları alındı.

Ancak bu güne kadar hiç birini uyarmak için bir düdük bile çalmadı cezaevi nöbetçileri.

Park, neredeyse hırsız ve madde bağımlılarınca istila edilmiş.

Ancak kentin asayişinden sorumlu olanlar oralı bile olmuyorlar.

Bu da ayrı bir tezat, ayrı bir çelişki, ayrı bir ihmal.

Parkları Belediye bu kente kazandırıyor diye, bakımı, sulanması, temizliği de ona ait olabilir. Ancak korunma ve sahiplenilmesi işi herkese düşer. Öncelikle de bütün kamusal alanları korumakla görevli olanlara düşer.

Azadi Parkındaki yaklaşımda da görüldüğü gibi bu ülkede parkların, bir cezaevi kadar değeri yoktur.

Eğer değeri olmuş olsaydı, park bu gün bu halde olmazdı.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?