BARIŞ UMUTLARINI KANATMAK

03-09-2015

Şiddetin sarmaladığı bölgeden yaklaşık iki aydır hemen hemen her gün ölüm haberleri geliyordu.

Asker, polis, kadın, çocuk, sivil ve dağdaki militan ölümleri yaşanıyordu diğer illerde, biz de  “Çok şükür Batman’da ölümle sonuçlanan çatışma yok” diyorduk.  “Ve İnşallah ölümlere neden olacak olaylar, saldırlar hiçbir zaman kentimizde yaşanmaz” diyorduk.

Tedirgin, kaygılı bir şekilde kimseler ölmesin diye de hep dua ediyorduk.

Tüm bölgede kan akarken bunun Batman’a da sıçrayacağından endişeleniyorduk

Tabi ki herkesin ortak dileği sadece Batman’da değil bütün bölgede kanın akmamasıydı.

Batmanlılar bu dileklerini 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yapılacak mitingde güçlü bir şekilde haykıracaklardı.

HDP ve DBP’nin öncülüğünde Basın Kavşağında 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde saat 16.00’da yapılacak mitingin olaysız geçmesi için polisler sabah saatlerinden itibaren yoğun güvenlik önlemleri alıyordu.

Her şeye rağmen barışı arzulayanlar ve barışı haykıracaklar yavaş yavaş miting alanını doldurmaya başlamıştı.

Tam o sırada Beşiri-Hasankeyf yolu istikametindeki tren hemzemin geçidinde silah sesleri duyulmaya başlandı.

Silah sesleri bir anda barışın haykırıldığı alana kadar ulaşmıştı.

Barış için bir araya gelenlerin her birine değmişti sanki o silahlardan çıkan kurşunlar.

O an barış umutları ile birlikte her tarafları kanıyordu adeta.

Herkesi yürekten yaralayan ölümlü yaralamalı bir çatışma sonucunda miting başlamadan sonlandırılmıştı.

Yaşanan çatışmada ölenlerin görevi ve kimliğine bakmaksızın barış için bir araya gelenlerin hepsi sanki o anda ölüydü.

Barış umutlarına kan sıçratılmıştı bir kez daha.

Bir kez daha ocaklar sönmüştü, çocuklar yetim kalmıştı.

Yine yoksul ailelerin evlerine ateş düşmüştü.

Kentimizde yaşanan olay sonrasında hepimizin yüreği bir kez daha yandı, acılarımız katmerleşerek biraz daha arttı.

Yaşanan ölümlü çatışmadan dolayı üzüntülüyüz, kederliyiz.

Çatışmanın detayları tam olarak bilemiyoruz ancak kafalarda birçok soru işareti var.

Tam da barış mitinginin yapılacağı bir saatte eli silahlı militanların güpe güpe gündüz kentin en işlek caddesinde ne işleri vardı?

Binlerce barışsever, miting alanında polisin güvenlik çemberinde iken bu çatışmanın yaşanması bir tesadüf müydü?

Eğer tesadüf değil ve planlı-organizeli bir eylemse ve o anda araçtaki bütün polisler saldırıda yaşamlarını yitirmiş olsalardı, 500 metre ötede barış mitinginde en ufak bir kıvılcım sonrasında olabilecekleri düşünmek bile istemiyor insan.

Dünyanın dört bir yanında barışın haykırıldığı bir günde kentimizde silahların konuşması ne acı ne garip bir şey değil mi?

Bu topraklarda kardeşlik hukuku olan halkların birbirinin kanını dökmesinin hiçbir haklı ve savunabilecek gerekçesi olamaz.

Hele hele barışın haykırıldığı bir günde ve anda bunu yapan kim olursa ve ne adına olursa olsun yanlıştır, yanlıştır, yanlıştır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?