BARIŞTA ISRAR

28-11-2014

Otuz yılı aşkın süredir devam eden anlamsız bir çatışma ve savaş.

Yitirdiklerimizin haddi, hesabı ve telafisi yok.

Acımız, kaybımız büyük.

Barışa hasret büyüdük çoğumuz.

Yaşanan savaş, değerlerimizi ve sevdiklerimizi aldı bizden.

Ölümden, şiddetten, kan ve gözyaşından başka bir şey vermedi bize.

Halkları birbirine,  kardeşi kardeşe düşman etti.

Düşman olarak lanse edilenlere ölüm ve öldürme hakmış” diyen bir anlayış egemen oldu.

Ölüm makinelerinin katil ve cani değil, aksine kahraman sayıldığına tanık olduk.

Yitirdiklerimizden, geri getiremeyeceklerimizden dolayı acımız ve kaybımız büyük.

Savaşa mecbur bırakılanlar olarak, barışa hasret büyüdük çoğumuz.

Savaş ortamından geçti kaç kuşak ve ömür.

Savaş esnasında neleri kaybettiklerimizin farkında bile değildik

Irkçı yaklaşımlar, ötekileştirme ve zülüm arttıkça halklar arasında duygusal kopuş da arttı.

Yetti artık yetti, “êdi besê” diyoruz.

Savaşın ve çatışmanın zerresine tahammülü kalmadı halkın.

Savaşı sonlandırmak, barışı egemen kılmak için bir buçuk yıl önce başlatılan çözüm sürecini baltalamak isteyenler çoğaldı bu sıralar.

Bunu isteyenler kandan, savaştan beslenenlerdir.

Neler yitirdik, umurlarında değil.

Türkler, Kürtler ve ülkemizin bütün farklılıklarının geneli barışa dört elle sarılıyor, barışı istiyor.

Savaşla yaşanan duygusal kopuşu, oluşan yaraların onarılıp tedavi edilmesi için kalıcı bir barışa ihtiyaç olduğunu herkes biliyor.

Savaşın toplum genelinde yol açtığı toplumsal travmaları, aşırı milletçiliği, kin, nefreti, öfkeyi ancak güçlü bir barışla yok etmek mümkündür.

Bunun içinde silahların susacağı, fikirlerin konuşulacağı, her türlü hak talebinin demokratik bir şekilde talep edilebileceği şartlar biran önce oluşturulmalıdır.

Çünkü savaştan sonra, barış ortamında yapılacak çok iş var.

Bu ülkenin tüm halklarının hakkaniyet ölçüsünde toplumsal yüzleşmeyi, helalleşmeyi sağlaması gerekir.

Barışla birlikte mağduriyetleri hızla ortadan kaldırmak, yoksullukla, şiddet kültürü, madde bağımlılığı, yozlaşma ile ciddi anlamda uzun soluklu bir mücadele gerekecek.

Bu yüzden barışa mecburuz.

Özlemle barışı bekliyor herkes.

Hiç kimse bunu engellemeye kalkışmasın.

Barış için yakalanan bu tarihi fırsatı heba edilmemelidir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?