BASKI VE ÖZGÜRLÜK

14-07-2015

7 Haziran Genel Seçimlerinde AK Parti, Kürt nüfusunun yoğun olduğu bölgelerden daha önceki seçimlerde aldığı oyu alamadı.

Bu yüzden AK Parti, her ne kadar 7 Haziran seçimlerinde birinci parti olduysa da tek başına hükümeti kuracak milletvekili sayısını elde edemedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümeti kurmak için yetki verdiği AK Parti, bir tarafta hükümeti kurmaya çalışırken diğer taraftan da seçimde aldığı yaraları sarmaya çalışıyor.

AK Parti’nin milletvekili seçimlerinde en çok oy kaybettiği illerden biri de Batman’dı.

Batman’da Ramazan Ay’larında AK Parti’nin geleneksel hale getirdiği iftar yemeğinde Siirt Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktar ve Milletvekili Ziver Özdemir, konukları ağırladı.

İftar yemeğinde her iki milletvekili birer konuşma yaptı.

Bu konuşmalarda en çarpıcı olanı “baskı ile özgürlük gelmez” sözüydü.

Basın kuruluşlarından bazıları bu sözü Yasin Aktar’ın söylediğini yazarken, bazıları da Ziver Özdemir’e ait sözler olduğunu yazıyordu.

Şu baskı meselesi seçimden önce de seçimden sonra da AK Parti’li kurmayların sık sık tekrarladığı bir söylemdir.

Tam olarak hangi milletvekilinin söylediğinden ziyade söyleneni önce bir okuyalım;

“Şimdi birileri çıkıp da özgürlük ve demokrasi havarisi kesilme peşindedirler. Ama işin hakikati, doğrusu zulümle demokrasi gelmez. Bölgede yaşanan baskıyla özgürlük gelmez”

Burada söylenmek istenen HDP veya PKK’nin bölge halkı üzerinde baskı kurarak amaçlarına ulaşmaya çalıştığıdır.

Demek ki AK Parti, bölgedeki oy kaybını sadece HDP’nin seçmenler üzerinde baskı kurmasına bağlıyor.

Bu yaklaşım ve değerlendirme, AK Parti’ye kazandırmaz aksine daha da kaybettirir. 

Şöyle ki bu yaklaşım her şeyden önce halkın özgür iradesine hakarettir.

HDP’ye her oy vereni, baskılara boyun eğmekle, korkaklıkla suçlamak doğru değildir.

Ayrıca AK Parti Hükümetinin özelikle son iki yılda yaptığı hataları görmezden gelerek, sadece “HDP ve PKK baskı yaptı” demek en kolaycı çözümlemedir.

Son seçime bakacak olursak seçimde HDP’nin barajı aşıp 80 milletvekiline sahip olmasını sadece baskıyla elde edilmiş bir başarı olarak görmek gerçekçi değildir.

Konun diğer önemli yönü ise “özgürlüğün nasıl elde edildiği” ile ilgilidir.

Dünyada Kürtler kadar özgürlük mücadelesi için bedel ödemiş ve hala da başta Suriye Rojava’sında olmak üzere bedel ödeyen bir halk daha yoktur herhalde.

Bugüne kadar yaşama hakları ellerinden alınmış Kürtlerin özgürlük mücadelesine karşı en acımasız yöntemler kullanılmıştır.  

Örneğin Halepçe’de Kürtlere karşı kimyasal kullanılması, İran’da hala devam eden idamlar, Roboski’de 34 çocuğun bombalarla bedenlerinin parçalanması gibi daha yüzlerce insanlık dışı zulme maruz kaldılar.

Bunu tek tek örnekleri ile anlatmaya çalışırsak gazetenin bütün sayfaları buna yetmez.  

Bu kadar zulme maruz kalan bir halkın özgürlük mücadelesini nasıl vermesi gerektiğini onlara öğretmek ve söylemekten daha zor ne olabilir ki?

Biz görmedik ve şahit olmadık ama diyelim ki seçimde mahalle baskısı veya başka yöntemlerle HDP, seçmenleri etkilemeye çalıştı ki her şeye rağmen bunu da yapmaması gerekir ve doğru da değildir, ancak HDP’nin yaptıklarının, bu güne kadar karşı karşıya kaldığı baskı ve saldırıların yanında lafı bile olmaz.

Resmi kayıtlara göre sadece seçim sürecinde HDP’ye karşı bombalı ve silahlı saldırı sayısı 163’tü,10’larca HDP üyesi öldürüldü, yüzlerce kişi de yaralandı.

Bu gerçekler ortadayken hala HDP’yi baskı yapmakla değerlendirmek haksızlık değil mi?

Her şey bir yana HDP meclisteki temsiliyeti ile Türkiye’nin demokratikleşme sorununun çözülmesi açısından bir şanstır, bu şansı akıllıca siyasi yöntemlerle değerlendirmek lazım.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?