BATMAN BASININA DAİR

18-10-2020

60 yıllık geçmişe sahip Batman Basını’nın 32 yıllık bir emektarıyım.
Tabi ki bu meslekte halen görev yapan, şehrimizde benden daha çok emeği ve geçmişi olan saygı duyduğum birkaç üstadım var.  

Üstatlarımın affına sığınarak bu gün Batman Basını’nın içinde bulunduğu durum ile ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum. 
Amacım kesinlikle kimseye ders vermek ya da bilgiçlik taslamak değildir.

Ama her gün biraz daha değer ve itibar kaybına uğrayan Batman Basını’nın neden bu duruma geldiğine dair kendimce birkaç tespitte bulunacağım.
Batman’ın köy statüsünden ilçe statüsüne geçişi ile birlikte Batman’da basın serüveni başlamıştır.

İlk olarak 1958 yılında Nazım Sökmen tarafından Batman’ın ilk gazetesi Raman Postası isimli gazete yayını başlar. 
Daha sonra 1963 Batman Gazetesi’nin yayın hayatını Merhum Haluk Yargıcı başlatır. Bayraktar Gazetesi ise Teoman isimli biri tarafından çıkarılır.  
Batman Basını’nın ilk yıllarına ait aklımda kalan gazete ve gazetecileri bunlardır.

Tabi 1970’li yıllardan sonra açılıp kapanan birkaç gazete de oldu. 

1988 yılında Beşiri’de başlayan ve 1990’dan sonra Batman’da devam eden muhabirlik serüvenimin ilk yıllarında şehrimizde, Çağdaş Gazetesi ve Batman Postası ile haftalık yayın yapan Batman Gazetesi mevcuttu.  
Sonra her yıl gazete ve gazeteci sayısında artış oldu.

Bu sayede birkaç yıl önceye kadar Batman Basını Türkiye’de en özgür ve güçlü basını arasında yer alıyordu.
1990’lı yıllarda muhabirlik dönemimizde  (sahada bir elin parmağını geçmeyecek bir sayıdaydık) aramızda ciddi manada bir rekabet vardı.

Bu rekabet, haber atlatmak, kamu çıkarlarını korumak, olayları aydınlatmak, yanlışların üzerine gitmek, mesleğimizde ahlak ve etik kurallarına uymakla sınırlıydı. 
Bunun için geçmişte Batman Basını dürüst ve ilkeli duruşu ile hep örnek olmuş ve başarısı ödüllendirilmiştir.   

Olağanüstü hal koşullarında 1997 yılının 18 Martında Batman Basının birlik ve beraberliğinin sembolü olarak benim de aralarında yer aldığım 7 kişi bir araya gelip Batman Gazeteci ve Yayıncılar Derneğini kuruduk.
Bundaki temel amacımız meslektaşlarımızı bir çatı altında toplayıp meslek ilkelerine daha güçlü bir şekilde bağlı kalmak ve üye arkadaşlarımızın haklarını kurumaktı.
O günden bu güne elbette her sektörde olduğu gibi basın alanında da çok şey değişti.

Her şeyden önce Batman’da gazeteci sayısı 100’leri aştı, gazete sayısı 20’yı buldu. 
Faal gazeteci cemiyet sayısı 4’e çıktı. 
Sayılara bakıldığında basın alanında hızlı bir büyüme ve gelişme sağlandığı görülmektedir.
Buna sevineyim mi yoksa üzüleyim mi?

Gerçekten basınımızın içinde bulunduğu şartlar ve duruma baktığımda kararsız kalıyorum. 
Çünkü bu büyüme, basın sektöründe ciddi sorunları da doğurdu.

Ekonomik yönden zor bir dönemden geçen yerel basınımız, ayakta kalabilmek için izlediği politika nedeni ile gittikçe kan ve itibar kaybediyor.
Kamunun vicdanı olan, meslek ilkelerine uyarak, tarafsız ve gerçek habercilik ilkesiyle, haberi en kısa sürede kamuoyu ile paylaşma görevi olan biz gazeteciler günümüzde ne yazık ki sorumluluklarımızın bilincinde değiliz. 
Gazetelere baktığınızda birkaçı hariç çoğunluğunun farklı bir mizanpaj ve başlık altında aynı içerikli olması, aslında bizim bu işi ne kadar ciddiye almadığımızı yeteri kadar gözler önüne sermektedir. 

Şehrimizin ve insanlarımızın çıkarlarını, temel hak ve özgürlükleri korumak yerine kişisel hesap ve kaygılarla hareket etmek, basın camiasındaki bir kesim için adeta amaç haline dönüşmüş.
Diğer önemli ve ciddi sorun ise gazeteciler arasında en önemli rekabet, birbirini çekememezlik, birbirini itibarsızlaştırmak ve karalamak olmuş adeta.

Oysa gazeteci dediğin topluma örnek olmalıdır. 
Onuruna, haklarına, özgürlüğüne sahip çıkmalıdır.
Hiçbir siyasi gücün ve kimsenin emir kulu, kölesi olmamalıdır.
Tarafsız olmayı her şartta ve koşulda asla elden bırakmamalıdır.

Şayet başta basın mensupları ifade özgürlüğünün savunucusu olmazsa, tarafsız ve doğru haber yapmazsa, kamuoyu kendisini savunmasız hisseder ayrıca basına güvenini yitirir. 

Batman Basını’nın içinde bulunduğu durumu özetleyen ve en çok da canımı yakan başımdan geçen acı bir örneği anlatacağım sizlere;
Batman’da büyük bir müteahhitlik firması ile ilgili iddiayı araştırmak için şirketin merkezini telefonla aradım.
Karşıma çıkan sekretere gazeteci olduğumu, bir konu hakkında firma sahibi ile görüşmek istediğimi söyledim.
Hangi gazeteden ve ne amaçla aradığımı bilmeden “biz gazetelere abone olmuyoruz” dedi.

Ben abone olmak için aramadığımı söyleyince bu kez “biz reklam ve ilan da vermiyoruz” diye cevap verdi. .
“Ben reklam için de aramıyorum” deyince, bu sefer o başından kovma tavrı ile hareket eden kişi daha saygılı bir üslupla “patron şu an yok, telefonunuzu alalım, gelince sizi arayalım” dedi. 
Gerçekten bir süre sonra merakla şirketin en üst düzey yetkilisi aradılar ve nezaket kuralları çerçevesinde cevap verdiler.

Basınımız için bu algının oluşmasını sağlayan kuşkusuz ki çıkarları uğruna basın ilkelerini ayaklar altına alanlardır ve ne yazık ki bunların sayısı hızla artıyor.
Bunlar yüzünden de Batman basını değer ve itibar kaybediyor.

Eğer biz basın mensupları olarak birbirimize sahip çıkamazsak, başta birbirimizin yanlışlarını hatalarını düzeltemezsek, Batmanı da Batmanlıyı da bir fayda sağlayamayız.
Elbette genelleme yapmıyorum Batman Basın Camiasında yemekli toplantılara bile katılmayacak kadar bu işi namuslu ve etik bir biçimde yapan şahsiyetler vardır, onlara saygı göstermekten başka söyleyecek sözüm olmaz. 
Ama son zamanlarda basın içerisinde ve basın ile ilgili sağda solda kulağıma gelen söylentiler canımı sıktı ve bu yazıyı yazmaya beni mecbur etti.

Umarım meslektaşlarım meramımı anlamışlardır.
Bizim iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmamız lazım değil mi dostlar?

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?