BATMAN BELEDİYESİNE ÖNERİLER

18-08-2014

 “Kentleşmek ya da gelişmek” işin adına her ne derseniz deyin ne o kentteki nüfus artışıyla ne de çok katlı binaların artışıyla da olmaz.

Kentleşme o kentin çarşısında ne çok uluslararası markanın olduğuyla da olmaz.

Kentleşme değince ne hikmetse birçoğunuzun aklına ilk gelen iki unsurdur, yeşile alan bırakmayan betonarme çok katlı binaların ve birbiriyle ortak alanları artan ama ilişkileri azalan nüfus kalabalığı.

Gerçek anlamda ne olmadığını belki ifade etmek ne olduğunu söylemekten daha kolaydır evet. Ama ne olmadığı ne olduğundan daha da nettir. Batman Belediyesi billboardlarla 5 yıllık strateji planları yaptıklarını ve bunu hayata geçireceğini belirtiyor.

Ve halktan öneriler bekliyor.

Uygulama güzel şayet vatandaş öneri, tavsiye ve eleştirilerini bütün açıklığıyla dile getirir, belediye de bu önerileri dikkate alabilirse hem bu kentlinin belleğinde kentleşmenin ne olduğu tanımını bulur hem de kentin çehresi, renkleri, düzeni kendini bulur.

Ama yok bu değil de bu uygulama birilerinin yapmak istediklerini “halkın önerisi” kılıfına büründürmekse maksat o zaman hiçbir şey değişmez daha da bozulur gider.

Batman Belediye Eş Başkanı Gülistan Akel’in konuyla ilgili yani 5 Yıllık Strateji planıyla ilgili söylediklerine biraz dikkat çekmek istiyorum.

Akel “Kültürümüz yok olmasın” diyor. Sadece kaldırımı, yolu suyu konuşmayalım diyor. Amenna konuşmayalım hatta kendi ifadesiyle daha geniş konuşalım fakat bir belediye henüz en temel en somut çalışma alanına ilişkin konuları çözüme kavuşturamamış ise üstüne bi de şunları konuşalım demek neye yarar. Diyor ki Akel “halkın kapısının önünün temiz olması, yollarının delik deşik olması, suların kesintisiz sağlanması önemlidir, çok acil ihtiyaçtır ama şikâyet konusu olan diğer konular da unutulmamalıdır, neymiş onlar, kadına yönelik şiddet, gençlerin madde bağımlılığı, dilimizin kültürümüzün yok olması”

Eş Başkan Akel’in yaklaşımı (yanlış hatırlamıyorsam) belki de en çok sosyolog kimliğinden besleniyor, hatta yaklaşımlarının ilk çalışma alanı olan Selis Kadın Dayanışma Merkezi sosyologu olarak çalıştığı dönemlerde kaldığını da düşünüyorum. Çünkü bakınız Akel’in söylediklerine hala çözüme kavuşturulamamış temel belediyecilik hizmetlerini bir kenara koymuş bunlar nasıl olsa yapılır, hatta birileri yapar gibi bir yaklaşımla en sevdiği alan üzerinden belediyecilik yapmaya çalışıyor.

Gülistan Hanımın yaklaşımı neye benziyor dersiniz

 Sanki henüz duvarları örülmemiş bir evin içini nasıl döşeyeceğinden, elektriği çekilmemiş bir eve hangi televizyonu alacağından hatta o televizyonda hangi programları izleyeceğimizden bahsediyor. İyi de duvarlar diyorsunuz evet önemlidir diyor, elektrik diyorsunuz evet unutulmamalı su diyorsunuz banyonun nasıl olması gerektiğini konuşalım diyor.

Kadına yönelik şiddet, konuşulmasın mı konuşulsun ama sudan mahrum bir evde ortaya çıkacak sorunların erkeğin kadına yönelik şiddetinin haksız bir sebebi olmayacak mı? Gençlerin madde bağımlılığı engellensin, tartışılsın, engellensin ama bunu belediyeciliği temel birimlerini ilgilendiren konularla ilgili çözümler üreterek harekete geçirsin, zabıta biriminin iş yerlerini denetimi mi olur başka bir şey mi onu da onlar düşünsün.

Kadına yönelik şiddetten konuşalım ama Belediyecilik kadın ya da erkek bu kentliyi mahrum kaldığı şiddetten kurtarmaktır.

Gülistan Hanım, toplu taşımada 5 ya da 10 dakika mesafe uzaklıkta ki evine 1 saatte gitmek zorunda bırakılan vatandaşı sorununu çözsün, yazın ortasında suyu kesilen Batmanlının derdine deva olsun, şehrin sokaklarında olmadık saatlerde çöp toplayan bunu kasası açık çöp arabalarıyla yapıp bütün kenti iğrenç bir kokuya boğan temizlik birimlerinin çalışma biçimini değiştirsin.

Delik deşik olmuş yollarda araç sahiplerinin çukur işkencesine çözüm bulsun, çarşı pazarda kaldırımları yürünecek hale getirsin, parklarımızı bahçelerimizi artırsın mevcutları daha kullanışlı ve güvenli bir hale getirsin.

Batman Belediyesi bu henüz toprağı serpilmemiş, sulama sistemi kurulmamış, bahçe düzenlemesi yapılmamış bahçeye çiçek ekmekten, duvarları örülmemiş penceresi takılmamış eve perde bakmaktan vazgeçsin.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?