BAYRAMINIZ NASIL GEÇTİ?

07-10-2014

Yaşadığımız acılı coğrafyada vicdan sahibi insanlar için bir bayram daha heyecansız ve sevinçsiz geçti.

Duyarsız ve vicdanı körelmiş insanlar için ise hiçbir şey olmamışçasına neşe ve mutluluk içerisinde geçti.

Bu bayram herkes için aynı duygularla geçmedi kuşkusuz.

Bayram günü bile yanı başımızdaki topraklarda savaş tüm acımasızlığı ile davam ederken, bayram sevincini yüreklerde hissetmek vicdan işi değildir doğrusu.

Mazlum Rojava ve Kobanê’liler top ve havanlarla yok edilmeye çalışılırken, bayramı bayram tadında kutlayanların ve hiçbir şey olmamışçasına davrananların vicdanından da insanlığından da şüphe edilmelidir.

HDP ve DBP nin “bayramı bulunduğumuz kentlerde değil Kobanê’de mazlum halklarla birlikte dayanışma içerisinde kutlayalım” çağrısı üzerine tüm Türkiye’den ve kentimizden binlerce duyarlı insan, Suruç’un Kobanê sınırına akın etti.

Bu çağrıya uymayıp hiçbir şey olmamış gibi davrananlar da oldu, çağrıya uymadığı gibi sosyal medyada çağrıya tepki gösteren de oldu.

Tepki nedenleri de Bayramın Allahın Müslümanlara verdiği en kıymetli hediyelerinden olduğundan dolayı bayram ile ilgili herhangi bir tavır ve söylemin caiz olmadığı şeklindeydi.

Oysa yapılan çağrılarda verilmek istenen mesajın bayramı yok sayma, bayramı hiçe sayma manasında yapılmadığını birazcık olsun iyi niyetli olan herkes biliyordu.

Verilmek istenen mesaj şuydu  “Mazlum Kobanê halkı ile dayanışmayı bayram vesilesi ile daha da güçlendirelim”

Bu çağrıyı başka yöne çekenler, çarpıtanlar diğer taraftan arife, bayram demeden acımasızca saldırılarını sürdüren IŞİD çetelerine karşı tepkisiz ve sessiz kalıyorlardı.

Bayram gününde bile mazlum Kobanê halkının üzerine sözde İslam adına bomba yağdıranlara bir kelime bile etmeyenler, iş bu vahşeti yapanlara karşı dayanışma çağrısı yapmaya gelince her ne hikmetse Müslümanların değerlerinden olan bayramı savunmak gerektiğini hatırlıyorlardı.

Yeri geldiğinde Gazze, Halep ve Rabia için birer mücahit kesilenlerin, Musul, Şengal ve Kobanê’yi görmemelerine ne demeli?

Ne demeli kadın, çocuk, yaşlı demeden insanların üzerine bombaya yağdıranlara karşı sessiz kalanlara?

Onların kul hakkı, mazlumla dayanışma, hak, hukuk, adalet mücadelesi, insan hakları savunuculuğu “Kürtler” söz konusu olunca işlemiyor mu yoksa?

Kürtler de insan değil mi, hakları yok mu, en önemlisi de büyük kesimi Müslüman değil mi?

Bu gün Süleyman Şah türbesi üzerinden kuş uçurmayıp türbeyi koruyanlar, söz konusu Kürtler olunca bu halkı IŞİD çetelerinin vahşetinden koruma noktasında sessiz kalıyorlar.

“Süleyman Şah’a bir saldırı olursa bir dakikada yanınızdayız” diye mesaj verenler IŞİD çeteleri Türkiye sınırından geçip Kürtlere saldırınca seyirci kalıyorlar.

Bu tavır, Türkiye hükümetinin Kürtlere karşı samimiyetini zedeliyor.

Türkiye ordusu sınıra bu kadar çok yığınak koymamış olsaydı, IŞİD, Kobanê ve çevresinde bu kadar rahat hareket edemezdi.

Sınırdaki güvenlik çemberi Kürtler arasındaki dayanışmayı da engelliyor.

Kobanê sadece HDP ve DBP’nin meselesi değildir.

Şayet Kobanê düşerse büyük bir katliam yaşanacak.

Tarih ve insanlık, bu katliama destek verenleri ve seyirci kalanları af etmeyecek.

HDP ve BDP Kobanê için bir aya aşkındır Suruç’ta sınırda nöbettedir. Dünya kamuoyuna ve Türkiye’ye şu mesajı vermeye çalışıyorlar: Kobanê’de bir katliam yaşanmadan IŞİD saldırılarını durdurun.

Ancak IŞİD saldırılarına karşı Kobanê’ye bir yardım ulaşmadı.

Dun itibari ile de IŞİD, Kobanê’ye girdi. Bunun üzerine başta Türkiye’de olmak üzere birçok ülkede halk, sokakta gösteriler düzenledi. Batmanda da binler, IŞİD ve dünya kamuoyunun tepkisizliğini protesto etti. Gece boyunca silah sesleri susmadı, birçok işyerine ve Hüda Par binasına saldırı oldu. Batman, deyim yerinde ise savaş alanına döndü. Gece boyunca halk sokaklardaydı. Kobanê’de katliam ihtimali arttıkça Türkiye’de de gerilim artıyor.  Demokratik yöntem ve sivil itaatsizlik eylemleriyle dikkatler Kobanê’ye çekilmelidir. Ama yakıp yakmak, şiddet kullanmak doğru değildir. Tepkinin dozuna ve yöntemine dikkat etmek gerekir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?