“Darbe başarılsaydı ne olurdu?” diye önüne gelen herkes yazdı.
Korkunç senaryolar ortaya kondu. Çok şükür başarısız oldu ama başarısız bir darbenin bile bizden aldıklarına, bizi soktuğu ruh haline baktığımızda başarısız bir darbenin bile çok yüksek bir maliyetinin olabileceğini hepimiz gördük.
Başarısız bir darbenin maliyeti, sonuçları bu ise Allah muhafaza sonuca ermiş bir darbenin sonuçlarını varın siz düşünün artık.
En başta hayatını kaybedenler, ilk geceden meydanlara çıkıp hayatını, o alçakça darbeye, tanklara, silahlara siper edip bedel ödeyenlerin, yaralananların sayısı bugünkü ile kıyaslanmayacak denli çok olacaktı.
Bir anda bütün ülkenin gündemi değişti.
Bir anda herkes nefrete ve şiddete teslim oldu.
Herkes strateji uzmanı, savcı, hakim, avukat kesildi. Haberler aşağı, haberler yukarı, falanca kişi görevden, filancası gözaltına alındı, onu da geçtim herkes tutuklananların derdine düştü; bu kadar tutuklu için cezaevleri yetmez ki…
Sosyal ağlarda ve haber bültenlerinde paylaşılan video görüntülerinin detaylarından filmleri aratmayacak senaryolar devşirenlerin haddi hesabı yok.
Bütün millet bir anda ellerinde merceklerle gezen detektif kesildi, ortalık Sherlock Holmes’tan geçilmiyor.
Sıkılmadınız mı? Yorulmadınız, bıkmadınız mı? Yetmez mi bu kadar?
Allah aşkına ne zaman susacak, ne zaman duracaksınız?
Ne zaman dönüp rabbinize “aklımı ve kalbimi koru Rabbim” diyeceksiniz.
Ne zaman günde bilmem kaç vakit haberlerden kaldırıp başınızı beş vakit rabbinize döneceksiniz?
Ne zaman kirlendik bu kadar farkında bile değiliz.
Ne zaman bu kadar kopup kendimizden birer savaşçıya, birer kin ve intikam askerine döndük koptuk rabbimizden.
Nerde ve nasıl durduğunuzun farkında mısınız?
Düşünün, en son ne zaman baktınız gökyüzüne? Aldığınız her nefes için ne zaman şükrettiniz?
Ne zaman güzel bir tınıya teslim olup bütün dünya ve kirine kapattınız kulaklarınızı, gözlerinizi.
Bitti, geçti, yeter demeyecek mi kimse? Kimse oturup bir dosta, sevgiliye bir şiir bir şarkı bir fotoğraf bir filmle uzanmayacak mı artık.
Darbe hikâyeleri, mahkeme tutanakları, hepimizi esir aldı. Kimse ne oluyoruz demeyecek mi? Gözaltına alınanlar, tutuklananlar sadece ellerine kelepçe vurulanlardan ibaret mi?
Ya kalbi ve aklı kelepçeye vurulanlar. Bundan büyük esaret var mı?
Biliyorum çok uzağındasınız en yakınlarınızın, sevdiklerinizin ve hatta kendinizin.
Hadi dönün artık sevdiklerinize çocuklarınıza dönün, sevdiklerinize. Hadi göğe bakalım. Bakın ne güzel demiş Turgut Uyar “Göğe Bakma Durağı”nda.
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım