BİR DARBE EKSİK KALMIŞTI

17-07-2016

Kavurucu bir yaz günün sıcağının gecesinde, saatler 10.00’u gösterirken ülkede olağanüstü bir durum kendisini hissettirdi.

Gece yarısına doğru önce ülke genelinde bir terör alarmının verildiği, bu yüzden başta Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan Boğaz Köprülerinde olmak üzere bazı işlek yolların askerler tarafından kapatıldığı duyumu alındı.

Sonrasında da askeri bir darbe girişiminin olduğu haberi hızla yayıldı.

Ve her darbe esnasında olduğu gibi TRT’de darbecilerin ülke yönetimine el konulduğu yönünde duyuru yapılınca işin vahametini daha yeni yeni anlamış olduk.

TSK içerisindeki bir azınlık kesim tarafından başlatılan darbe girişimini haber alanlar ve bu kararı tanımayanlar darbecilerin “sokağa çıkmayın” çağrısının aksine sokaklara dökülerek karara karşı çıktı.

Demokrasi savunucuları, sabaha kadar Türkiye genelinde sokakları terk etmediler.

Batman’da askeri hareketlilik olmamasına rağmen çok ciddi manada bir polis ve sivil hareketlilik söz konusuydu.

Batman’daki bu manzara, darbenin tutmayacağını, halkın demokrasiyi kesintiye uğrayacak kararı tanımayacağını kararlı bir şekilde ortaya koyuyordu.

Kimden gelirse gelsin ve ne adına darbe yapılacaksa yapılsın buna karşı çıkmak gerektiğine ilişkin başarılı bir sınav verdi Batman halkı.

Hak yoluna ve halkın iradesine sahip çıkıldı bir nevi.

Ülkemiz insanı binbir dert ve sorunla boğuşurken bir de darbe gibi ülkeyi bir felakete getirecek olan bir tehdidi çok şükür ki atlatmış olduk.

Darbe girişimi esnasında kimsenin istemediği can kayıpları ve üzücü olaylar yaşandı.

Ülkemizin gelişimine, imajına da zarar veren bir durum oluştu.

Darbe girişiminin teşebbüs düzeyinde kalması bile her bir bakımdan herkese dolaylı bir şekilde zarar verecektir.

Bizlere ve bu ülkeyi yönetenler düşen temel görev ve sorumluluk süreci en az hasarla atlatıp, demokrasimizi güçlendirmemiz gerekir.

Bu darbe girişimi ülkede kutuplaşmayı değil de, tüm farklılıkları demokrasiye ve birlikteye yaşama bağlarını da güçlendirmelidir.

Bu işi tertipleyen ülkeyi kaosa sürükleyenler elbette yargı önünde bunun hesabını vermelidir.

Ancak ülkeyi, darbecileri destekleyenler ve darbeyi önleyenler olarak önyargılarla ikiye bölmemek gerekir.

Ayrıca bazı kesimler zafer sarhoşluğu ile durumdan kendilerine vazife çıkarmalarına izin verilmemelidir.

Bundan sonraki süreçte ülkemizin bir daha böylesi felaketlerle karşılaşmaması için aklıselim bir şekilde politikalar geliştirmek gerekir.

Demokrasi bir türlü kurumsallaşmayan Türkiye’de darbeler hep tehdit olarak kendini his ettirdi Cumhuriyet tarihi süresince.

15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi de sonuncusu oldu.

Temennimiz bunun son olmasıdır.

Ve toplumsal barış ve demokrasinin kalıcı olmasıdır.

Seçimle iş başına gelen hangi siyasi düşünceye mensup ve her kim olursa olsun zorbalıkla, baskı ile silah namlusu ile başa gelenden elbette daha değerlidir.

Halkın oyları ile seçilmişleri ancak halk demokratik yöntemlerle kendisi görevden alabilir, almalıdır.

Halkın rızasını, desteğini almayan hiçbir güç de başarılı olmaz, zorla ele geçireceği konumda da kalamaz.

Bu darbenin girişim düzeyinde başarısızlık sonuçlanmasının temelinde halk desteğinden yoksun olmasıdır.

Sonuç olarak bu darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması her açıdan Türkiye’deki bütün siyasi oluşumlar ve halkların yararına olmuştur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?