BİRİ BELEŞ DAĞITIR, ÖTEKİ PARA SAYDIRIR

11-12-2017

Devlet okul kitaplarını ücretsiz dağıtıyor ama bakın ne oluyor. O kitaplar evde ya sobaya odun oluyor ya da çekirdeğe külah. Olmadı origami bilen için ders niteliğinde uçak ya da kurbağa da olur.

Yazık günahtır. Onca kaynak heba ediliyor. Neden?

Öğretmenler kitapları beğenmiyor. Ne yapıyorlar peki öğrenciyi ya da öğrencinin velisini belirlediği kaynak ya da yardımcı kitapları aldırmak için kırtasiyelere yönlendiriyor.

Oluyor mu böyle. Olmaması lazım ama maalesef evet olduruyorlar.

Veli diyor ki “Öğretmenler kırtasiyeleri mi zengin ediyor” Olaya buradan bakıyor. Ama değil tabi ki kırtasiye bundan zengin olmaz, sanmıyorum. Hatta bunu sormakla da kalmıyor veli, o çamuru öğretmene de sıçratıyor, “Öğretmenler kırtasiyelerden pay mı alıyor” Yok daha neler.

Ama evet bunu söylüyor bunu konuşuyorlar.

Peki, bunu konuşturan, veli, öğrenci, öğretmen arasında bu seviyesiz şüphe ve kuşkuların oluşmasına sebep olan kim dersiniz?

Elbette ki Milli Eğitim yetkilileri ve daha özel de denetmenleri.

Peki birkaç öğretmene sorun bakalım neden devletin beleş dağıttığı kitapları beğenmiyorlar. En çok alacağınız cevap, kitaplarda yeterince test ve ödev olmayışı olacaktır.

Haklılar mı peki daha mı çok test yaptırılmalı çocuklara ya da daha mı çok ödev verilmeli? Bunu eğitim konusunda görüş ve düşüncelerine güvenip değer verdiğim bir dostuma sordum.

Önce yaşanan vakanın gerçekliğini sordum. Doğrudur dedi.

Daha sonra öğretmenlerin bu davranışının arkasındaki nedenleri sordum yukarıda zikrettiğim “yetersiz test” gerekçesiyle dedi. Haklılar mı peki, dedim. Kesinlikle değiller diye cevap aldım.

Neden çünkü devlet kitaplarında sorular çeşitlendirilmiş.

Evet test tipindeki sorular, azaltılmış ama bir kısmının yerine farklı türdeki sorular konulmuş bu da öğrencinin gelişimine daha çok katkı yapıyor. Öğrenci farklı soru tipleriyle tanışıp farklı çözümler bulmayı öğreniyor.

Peki, bunu öğretmenlerimiz bilmiyor mu? Biliyor elbette fakat bir çoğunun işine gelmiyor. Yıllardır uygulayageldiği yöntemleri değiştirmek güç geliyor ekstra emek çaba istiyor. O çabayı da gösterebilmesi için maalesef yeterince motivasyonu yok.

Çünkü acıdır devlet öğretmeni içeceği çayın hesabını yapmak ve hatta yarın ne olacağından korkmak zorunda bırakıyor.

Başa dönelim örnek vermek gerekirse 5. Sınıfta okuyan bir arkadaşımın, öğretmenlerin talebiyle öğrencisine aldığı kitapların bedeli tam tamına 250 lira. 4 öğrenci okuttuğunu hesaplarsak bu rakam ortalama bin lirayı buluyor. Bu sadece bir dönemde ödenen para iki dönem için iki ile çarpın.

Şimdi adına kaynak mı dersin yardımcı mı dersiniz bilmiyorum ama Milli Eğitim yetkililerinin bu konuya el atıp öğretmenleri bu konuda uyarması lazım.

Öyle ki kimi öğretmenler devletin beleş dağıttığı kitaplar için, öğrencilerine, bu kitapları boşuna getirmeyin dediği bile oluyor.

O zaman bize de “bu kitapları boşuna basıp dağıtmayın” demek düşüyor. Yok basıp dağıtacaksanız o zaman kullanılmasını sağlayın.

Halimiz ortada, OECD’nin yaptığı, 15 yaşındaki öğrencilerin matematik, fen ve okuma alanındaki becerilerini 6 düzeyde ölçen PISA 2015’te Türkiye 70 ülke içinde matematikte 49. fende 52. ve okumada ise 50. sırada yer aldı. 34 OECD ülkesi içinde ise sondan 2’nci olduk.

Milli Eğitim Bakanlığı da kendi değerlendirme sistemini olan ABİDE'yi (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) kurdu. Ve ABİDE’ye göre 8. sınıflar raporunda sonuçlar değişmedi, PISA ile benzer sonuçlar çıktı.

ABİDE raporuna göre 'ileri yeterlilik' düzeyinde yüzde 10,3’lük sonuçla Sosyal Bilgiler olurken, en geri olduğumuz alan matematik oldu. Öğrencilerin yüzde 26,4’ü 'temelaltı yeterlilik' düzeyinde çıktı.

Öğretmenlerin durumu nedir?

MEB verilerine göre, öğretmen adaylarının girdiği Öğretmenlik Alan Bilgisi Testinde öğretmenlerin birçoğunun sınavlarda başarısız olduğu, 50 sorunun yarısını bile yapamadığı malum.

2016 ÖABT’de en başarısız olan adaylar, lise matematik öğretmenleri. Bu adaylar, alanlarıyla ilgili 50 sorudan ortalama 9’unu ancak doğru cevaplayabildi. En başarılı olanlar ise 50 sorudan ortalama 32’sini doğru yapan Türkçe öğretmenleri.

Sorun kitaplarda mı öğretmenlerde mi yoksa öğretmeni mengeneye alıp sıkıştıranlarda mı?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?