BİSİKLETİN FEODAL GURURLA SINAVI

31-05-2018

Bisiklete binmenin faydaları saymakla bitmez elbette.

Her şeyden önce sağlıklı yaşam için önemli bir araçtır.

Google sormadan kendimce bildiğim faydalarını sıralayacak olursam;

Örneğin;

İnsanlar sürüş esnasında bir taraftan spor yapmış oluyor.

Şehir içi trafiğinin yükü azalıyor.

Otopark konusunda fayda sağlıyor.

Toplu taşımadaki yoğunluğu önlüyor.

Gürültü ve görüntü kirliliğine yol açmıyor.

Ekonomik açıdan da kişiye fayda sağlıyorlar.

Yani anlayacağınız, yararları saymakla bitmez.

Ama bunu bilen biri olarak ne yazık ki bisiklet süremiyorum.

O da içimde hasret olarak duruyor hep. 

Çocuk iken bizim köyde bisikleti olan hiç kimse yoktu çünkü.

Hem bizim köyün komşu köylerinde de bisikleti olan kimse yoktu.

Hatta komşu köylerimizin komşusu olanlarda bile yoktu.

O yüzden çeyrek asrı deviren bu yaşıma kadar bisiklet sürmeyi öğrenemedim.

Çocukluğumda sadece bazen Batman’a gelirken Mehtap Sineması civarında bisiklet ve motosiklet kiralayan yerler vardı, orada ara sıra bindiğim olmuştur.

Bisiklet hasretim, kiralık üç tekerlekli bisikletlere binerek gideriyordum.

Çok paramız olmadığından uzun süreli binme şansımız da olmuyordu.

Bir tur gidebiliyorduk.

Ancak o mesafe, o kadar kısa geliyordu ki bize, hiç bitmesini istemiyorduk.

O bisiklete doya doya binme özlemi hala bir uhdedir içimde.

Herkesin mutlaka bisikletten düşme gibi bir anısı vardır.

Ne yazık ki bizim o da yoktur.

Biliyorum bu şehirde, yüreğinde benim gibi bisiklet hasreti olan binlerce kişi var.

Bisiklet sürüşü bir bakıma çevreci duruş olduğu için de çok önemsiyorum.

Bizim toplumda ise gençlerin ve bizim yaşıtlarımızın bisiklete binmesi, genelde maddiyete bağlanıyor.

Bu yüzden çoğunluğun bisikleti tercih etmemesinin bir sebebi de aşırı gururdan kaynaklıdır.

Bana göre ise bir kültür meselesi ve hatta entelektüel bir harekettir.

Gelişmiş ülkelerde birçoğu bakan ve başbakan, bisikletle işe gidip geliyor.

Kimilerine göre bisiklete binmenin yoğun olduğu yerler, gelişmemiş olarak görülüyorsa da bana göre her yaştan insanın yoğun olarak bisiklet sürdüğü yerler gelişmiş yerlerdir.

Şehrimizde bence bisiklet kullanma oranı %1’lerin bile altındadır.

Bu tabloyu siz nasıl değerlendirirsiniz bilmem ama ben bunu yüksek ego ve feodal gurura bağlıyorum daha çok.

Yani şu feodal gurur, yaşamın ve gelişimin önünde set oluşturduğu gibi bisiklet sürmenin önünde de önemli bir engeldir.

Bu engel kalkmadıkça da bu şehir, birçok sorunu aşamayacaktır. 

Yani bisikletin, bir şekilde feodal gurur karşısında üstün gelmesi gerekiyor. 

İnanıyorum bisiklet, feodal gururu yendiği anda şehrimizin kaderi de değişir.

Hem böylece belki o zaman sürekli DDY rayları üzerinde muhabirimiz Yusuf Kavak’a poz veren Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Hatice Türkan bisiklet sürerken pozlar vermeye de başlar.

Bu pozlarını gören Batmanlılar da daha çok bisiklet kullanmaya başlar.

Biliyorum Hatice Türkan bisiklet kullanmaya başlamazsa bu mesele çözülmez.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?