BU GİDİŞ NEREYE?

07-09-2015

 “Neler oluyor, bu işin sonu nereye varacak?”

Yaşanan çatışmalı süreçten, belirsizlikten, ölümlerden dolayı üzülen ve kaygı duyanlar en çok bu soruyu her fırsatta kendine, bize, kısacası ilgili, ilgisiz herkese soruyor.

Doğrusunu söylemek gerekiyorsa nereye doğru yol aldığımızı biz de tam olarak kestiremiyoruz ancak gidişat böyle devam ederse iyi bir geleceğin bizi beklemediğinden herkes hemfikirdir.

Hemen hemen halkın genelinin bakışı da bu yöndedir. 

Ne 1 Kasım’da yapılacak milletvekili seçimleri, ne de istikrarsızlıktan dolayı her gün daha da kötüye giden ekonomi halkın umurundadır.

Herkes şu anda yaşanan çatışmalı duruma odaklanmış.

Gidişattan hiç kimse memnun görünmüyor, bir an önce silahların susması herkesin ortak temennisidir.

Her gün sokakta çatışmaların ortasında kalan masum sivil insanlar ve en çok da çocuklar ölüyor,  30 yıllık çatışmalı dönemde öldürülmedikleri kadar öldürülüyorlar.

Geçici İçişleri Bakanı, terörle mücadele konusunda sonuna kadar kararlılıkla gideceklerini belirterek “Hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı olan başkaldırısına müsaade etmeyeceğiz. Gerektiğinde çok şeditli bir şekilde kafalarını ezeceğiz” diyerek sorunun çözümüne dair yöntemlerini ortaya koyuyor.

Örgütün yetkilileri ise yaşanan o kadar ölüm, yakma, yıkmadan sonra hala sürecin Kürt halkının lehine işlediğini söylüyor.

Oysa şu anda yaşananlar telafisi mümkün olamayan kayıplara neden oluyor.

Bu gidişat herkese kaybettiriyor ve böyle devam ederse daha büyük kayıplar yaşanacak.

İzlenen yol ve yöntemler kesinlikle ve kesinlikle birilerinin zaferi ile sonuçlanmayacak.

Bu yaşanan trajediden kimse kazançlı çıkmayacak.

Sonu herkes için hüsran olacak.

30 yıllık savaşın en yoğun dönemlerinde başvurulmayan yöntemler devreye konuluyor.

Hemen hemen her gün ölüm haberleri ile uyanıyoruz.

Parklarda oyun oynaması gereken çocuklar, parklarda gecenin bir vaktinde bomba imal ederken ellerinde patlıyor!

Diğer bir yandan yeni doğan çocuğunu görmeye fırsat bulmadan öldürülüyor, bu ülkenin yoksul ailelerin çocukları.

Bu yaşananlar karşısında tarifi imkânsız acılara tanık oluyoruz her gün.

Acı ve öfkeden dolayı boğazımızda oluşan düğüm her gün büyüyor.

Bu gidişle acılardan, zulümlerden,  hepimizin sesi kıstırılacak veya kısılacak.

Henüz sesi kısılmayanlar her gün yalvarırcasına meydanlara çıkıp “Allah için, Muhammed için, inandığınız bütün değerler, kutsallarınız için bu ateşi söndürün” diyorlar.

Barış için, güven içerisinde yaşamak ve mutlu bir gelecek için her kesimden çağrılar yapılıyor Meydanlara çıkanlar “yeter artık yeter” diyorlar.

Batman’da günlerdir toplantılar yapıp barışın yol ve yöntemlerini konuşanlar yine meydanlarda olacaklar.

Batman’da yüzün üzerinde sivil toplum örgütü ve kanaat önderleri bu gün saat 12.30’da Atatürk Parkı’nın önünde toplumsal barışın inşası için ortak basın açıklaması yapacaklar.

Bu ve benzeri çağrılar hemen hemen her gün değişik kesimlerden geliyor.

Ama hala çatışmada ve silahla şiddetle sorunu çözmede ısrar edenler kamuoyunda oluşan tepkileri görmüyorlar.

Sesimiz kısılmadan önce bir kez daha avazımızın çıktığı kadarı ile “Silahlar sussun, şiddet, ölümler bir an önce durdurulsun” diyoruz.

Umarım verilen mesajları almaları gerekenler bizleri duyar da bir an önce her tarafı sarmalayan ateş söndürülür. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?