COĞRAFYA YIKILDI KADERİMİZ AYNI

04-03-2020

Karşısında olmak bir yana yanında durmasan linç ediliyorsun. Herkesin bağırıp ölüm, intikam naraları attığı yerde susup düşünmek sizi hiç olmadığınız yerde konumlandırabilir.

Neredeyse herkes ölüm kusuyor. 

Herkes kin kusuyor.

Orda ne işimiz var denmesine tahammül yok madem, tahammül etmeyenlere belki de şunu sormak lazım burada ne işiniz var?

Neden orada değilsiniz?

Neden başkasının orada olmasını, orada ölmesini bu kadar kutsayıp hala buradasınız?

Var mısınız az biraz kuşkulanmaya onu da geçtim var mısınız biraz düşünmeye? Doğru olduğuna inandığınız ya da inandırıldığınız sözüm ona doğrulardan kuşkulanmaya, şüphelenmeye o gerçek sosuna bulandırılmış yalanları sorgulamaya var mısınız?

Yoksunuz biliyorum. En çok böyle zamanlarda yoksunuz. En çok böyle zamanlarda susarsınız. 

Bak dediklerine bakar, gör dediklerini görür, anlamanızı istediklerini anlar bağırmanızı istediklerine bağırırsınız.

Hadi o zaman devlet seferberlik emri çıkarsın, bakalım kim gidecek sefere, kim koşacak ölmeye ya da kim kaçacak.

Nasıl bir ruh haline büründüğümüzü anlatmaya lüzum yok hepimizin önünde oluyor ne oluyorsa. 24 saat canlı yayında kimin izlediğine bakmaksızın bombalar vuruyor insanları.

Düne kadar ensarı olup sözüm ona bağrımıza bastığımız muhacirleri kıyılara taşıyıp yamalı şişme botlara yükleyip ölümün kıyılarına sürüklemeye başladık. 

Daha önce de mülteciye tahammül etmeyip horlayan, dışlayan, darp edip tokatlayanlar vardı. Bugün sınırlar açıldı artık o tokatlar misliyle artacak, neden gitmiyorsunuz diyecekler. Neden hala buradasınız diyecekler. 

Askıda ekmek gibi güzel bir hikayeyi, “gitmek isteyen mülteciye askıda bilet” gibi iğrenç bir forma büründürdük. Yeni başladık Samsun’da Suriyeli mülteciler darp edildi. Yunan sınırında iki mülteci hayatından oldu. Tüm bunların ve daha olacakların vebali kimin? 

Ne ara bu kadar canileştik, yoksa hep böylemiydik de birilerinin hadi demesini mi bekliyorduk. Düne kadar siyaseten ekmeğini yediğimiz Suriyeli muhacir kardeşlerimizi ne oldu da pimi çekilmiş bir bomba gibi Avrupa kıyılarına bırakmaya başladık.

Bu milliyetçilik her kurban döneminde hepimizi esir almaktan vazgeçmedi vazgeçmeyecek.
Savaş bitmedi bitmeyecek.

Hani dillere pelesenk olmuş bir sözü var İbni Haldun’un “Coğrafya kaderdir.” 

Hiçbirinden değil de bundan mı şüphe etmeli bunu mu sorgulamalı bundan mı kuşkulanmalı artık. Bundan mı başlamalı yıkmaya. 

Coğrafyayı yakıp yıktık ama şu sözün gerçekliği hala bizi boğmaya devam ediyor. 

Hani desem ki “Siz bu milleti aptal mı sanıyorsunuz?”

Demeyeceğim artık.    

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?